2 Ağustos 2010

Soul Care: Kalabalıklar İçindeki Yalnızlık



Bir kitapta okumuştum; '' kimse kendini inzivada keşfetmez. İnsan kendisiyle ancak büyük kalabalıklarda karşılaşır. inzivalarsa dönüşler içindir. Kalabalıklarda kendiyle karşılaşıp kaybolanların, yenilenlerin dönüş günleri için''

Şimdi ne zaman, yoğun ve sonsuz gibi gözüken kalabalıklar içinde ıssız ve yanlız bulsam kendimi. Bu satırlar gecer aklımdan, dudaklarımdan... kendimi arar olurum kalabalıklar içinde.

Birkez daha , her defasında, yine.... Elbet bir gün.. yol dönüş yoludur, rotası inzivadan gececek.. o zamana kadar aklımda ve içimde bildiğim tüm aylı, yıldızlı geceler....... aydınlatsın diye yolumu.

Hayata Benzemek

Nilüferler

....bostan dolabinin yanindaki, sulari bana kahverengi gözüken, o küçük ve eskimis havuzdaki solgun ve kederli nilüferlere gidip bakardim çocukken, babam, onlarin kökleri olmadigini anlatmisti bana. Neden bu çiçekleri hep birseylere benzetmek için kullandiklarini ancak büyüyünce anladim. Yalnizca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmis gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde bir yere gitmeden yasiyorlardi. Hayat da böyle birseydi benim için; hep biryerlere gidecek gibi duran, yalniz ve bir yere gitmeyen bir çiçek. Bütün bir hayatin özeti buydu. Bende bir yere baglanmadim ve bir yere gitmedim, öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalniz basina durdum, köklerimi salamadim, ne, oldugum yere saglamca yerlestim, ne, baska diyarlara kaçabildim. Bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasina takmadi beni, kimse odasina koymadi, kimse beni sulayip büyütmek için ugrasmadi. Onlara ihtiyacim olmadigini, havuzumda tek basima yüzebilecegimi düsündüler. Ben de bu yüzden; kederi, yalnizligi, kirlenmeyi ögrendim ve hayata benzedim. Ne garip baska bir seyde olmak istemedim, beni begenmeleri yetti bana... Köksüz bir hayat, çaresiz yalnizlik, tuhaf keder.