11 Kasım 2014

Travel: Hızlı Atların ve Kahraman Savaşçıların Şehri : Kibyra



Uzanıp hafif sakinleştirmek için atlarının yelelerini okşadı. Adrenalini hisseden kaslı hayvanlar şimdiden ok gibi fırlamaya hazırdı. Dışarıda ismini haykıran 12 bin’e yakın seyircinin sesi çığ gibi üzerine geliyordu. Son kez koşumlarını kontrol etti ve miğferini giydi. Ardından  yarış arabasını sürerek  yüksekliği yedi metre olan anıtsal kapıdan protokolü selamlamak üzere stadyuma girdi...

Kibyra Stadyumu’nun batı yamacında bulunan yirmi bir basamaktan en üstte olanında otururken sanki yarışa katılan güçlü gladyatörün heyecanını ben de hissediyordum. Ona tempo tutan binlerce seyircinin haykırışları asırlar sonra bile bu anıtsal yapıda yankılanıyordu. 200 metre uzunluğundaki pist hala ev sahipliği yaptığı yarışların enerjisini barındırıyordu.


Antik dönemde Likya, Kayra, Pisidya ve Frigya bölgelerinin kesişme yerinde ve ticaret yollarının tam merkezinde kurulan Kibyra, bugün Antalya-Denizli yol güzergahında  Gölhisar ilçesi sınırları içerisinde kalmaktadır. Kibyra isminin tam anlamı bilinmese de genel kanı Eski Anadolu halklarından biri olan Luvilerin kullandığı Luvice olduğudur. Antik dönem gezgini Strabon yazılarında Kibyra halkının aslen Lidyalı olduklarından bahseder. Ayrıca o dönemde kentte Lidce, Solymce, Pisidce ve Hellence olmak üzere dört farklı dilin konuşulduğunu da aktarmıştır.Arkeolojik buluntular Kibralılar’ın İ.Ö 4.-3. yüzyıllarda bölgeye yerleşmeye başladıkarını gösterir. Kentin bugün görülebilen tüm mimarı kalıntıları ise Roma İmparatorluk Dönemi’ne aittir. Kibyra, II. Eumenes (İ.Ö. 197-159) zamanında Bergama Krallığı egemenliğinde görünmektedir. Hemen sonrasında  M. Ö. 2. - 1. yüzyıllarda, yörenin politik tarihinde önemli bir yere sahip olduğu bilinen Kabalis Tetrapolisi / Kabalis Bölgesi Dört Kent Birliği’ nde yer alır. Meclis, kentlerin temsilciler aracılığıyla katıldıkları oylama esasına göre düzenlenmiş bir karar alma mekanizması şeklindeydi . Bu siyasi birlikte sadece Kibyra iki oy hakkına sahipken, diğer üç kent birer oy hakkına sahipti. Strabon’a göre Kibyra, bu birliğin ordusuna 30 bin piyade ve 2 bin atlı süvari çıkarabildiği için iki oy hakkına sahipti. Tarihsel kayıtlar söz konusu birliğin İ.Ö. 82 yılında ortadan kaldırıldığını ve Kibyra’nın, Asia Eyaleti’ne, diğer kentlerin de Likya Birliği’ne dahil edildiğini gösteriyor. Roma İmparatorluk Dönemi’nde ise Kibyra, Asia Eyalet Valisi’nin yargı merkezi olmuştur. Başkentliğini Kibyra’nın üstlendiği Tetrapolis’in toplantı merkezinin ve belki de Roma İmparatorluk Dönemi kent meclisi ve yargı binasının yine bu kentte, “Bouleuterion / Meclis Binası” olduğu düşünülmektedir .İ.S. 23 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda yerle bir olan kente; o zamanki Roma İmparatoru Tiberius 5 yıl için vergi affı getirmiş, ayrıca para yardımında da bulunmuştur. Böylelikle kent yeniden inşa edilebilmiş ve Kibyralılar imparatora olan minnettarlıklarını kentlerinin adını “Caesarea Kibyra = İmparatorun Kibyrası” olarak değiştirerek göstermişlerdir. İ.S. 43’de Roma senatosu imparator Cladius’un emriyle Likya’nın bir Roma eyaleti olduğunu ilan etti. Kibyra özellikle İ.S. 1. - 3. yüzyıllarda en parlak dönemini yaşamıştır.

Kibyra ana kenti birbirinden derin yarlarla ayrılan hakim üç tepe  üzerinde oturmaktadır. Şehirde kamu, sivil ve dini yapıların belli bir bütünlük oluşturacak biçimde, simetrik düzenlendiği görülür. Yapılar göl ve ova manzarasına hakim konumda ve hiçbir yapı bir diğerinin manzarasını kesmeyecek biçimde, tepeler üzerine teraslanarak yerleştirilmiştir. 

Kente gelenleri karşılayan ilk ve en gösterişli yapı olan Stadion Anadolunun en dikkat çeken stadyumlarından biridir. Kentin anıtsallığına yakışacak biçimde özgün bir mimariye sahip olan yapıya yüksekliği 7 m., uzunluğu 30 m.’ye varan anıtsal bir kapı ile girilir. Daha yüksek olan batı yamacına 21 oturma basamağı yerleştirilmiştir. Bunun tersine doğu yamacında 7 oturma basamağı konularak mimari olarak batı sıralarda oturan seyircilerin muhteşem ova ve göl manzarasını kapatılmamıştır. Batı oturma sıralarının tam ortasında, diğer birçok Stadion’da görülmeyen bir protokol alanı ayrılmış ve hemen karşısına açılan kapı ile sporcuların sırayla sahaya girip protokoldekileri selamlamaları sağlanmıştır.

Yapılaşma doğuda Stadion’dan batı uçtaki Tiyatro ve Meclis Binası’nın oturduğu sırt arasında yoğunlaşmıştır. Stadion’dan Meclis binasına yaklaşık 20 dakikalık bir yokuş yukarı yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Ben Ağustos ayında denk geldiğim bu yürüyüşte biraz zorlansam da genel olarak çok yorucu bir parkur sayılmaz .Bu aks üzerinde yürürken , ana cadde, ikincil yollar, idari ve yargı binası işlevli bazilika, tapınaklar, pazar yeri (Aşağı ve Yukarı Agoralar); ve  kentin ekonomik yaşamının canlılığını belgeleyen küçük işletmelerin kalıntılarını  görebilirsiniz. Kentin su ve kanalizasyon şebekesini de yer yer görmeniz mümkün. Künk adı verilen toprak boruların döşendiği zemin iyi korunarak gelmiş günümüze. Antik kaynaklar ve yazıtlardan okunan bilgilere göre; Kibyra özellikle demir işçiliğinde, dericilik ve at yetiştiriciliğinde ünlüdür. Ayrıca Tiyatro tepesinin güney yamaçlarında yoğun biçimde bulunan akıntı seramik parçalarının türü, yapısı ve yoğunluğu Kibyranın çömlekçilikte de gayet iddalı olduğunu gösterir.



Antik kentin agora bölümünde yapılan kazı  çalışmalarında bir fırın, fırının önünde küçük bir ocak ve hemen yanında bir metre çapında iki büyük ve bir küçük mermer masa kalıntıları bulunmuştur. Bu yapının ön bölümünde bulunan ve ’Filosebaston’ -Latince ’Dostların Yeri’ ya da ’Kibyra Dostu-’ anlamında yazıt bulunan tabela buranın bir restoran olarak kullanıldığını göstermektedir. Yaklaşık 25 kişiye servis verebilen restoranda şehir dışından gelen tüccarlara servis yapıldığı düşünülüyor.  Fırının alt kısmında cam, seramik, kemik kalıntıları ve sikkeler bulunmuştur. Bu buluntular ışığında yapının bin 500 ya da bin 550 yıllık olduğu anlaşılmıştır.. Agora bölümünde antik dönemde restoran olarak kullanılmış ama henüz kazı başlatılmamış başka dükkanlar da bulunuyor.

Büyük oranda sağlam durumdaki Tiyatro; tüm manzaraya hakim konumda, ana tepenin doğu yamacına yerleştirilmiştir. Yarı dairesel planlı üç katlı oturma sırası, beş kapılı sahne binası ve yaklaşık dokuz bin kişilik izleyici kapasitesiyle, Anadolu’daki orta büyüklükte birçok antik tiyatroyla özdeştir. Oturma yerlerine, bugün güneydekinin süslü kapısı tama- men sağlam durumda görülebilen, yanlardaki iki tonozlu geçitle ulaşılır. Oturma sıralarını yatay bölen yürüme yolunun (Diazoma) parapet bloklarında, kentin ileri gelen kişi ve ailelerinin isimleri, kent için yaptıkları hayır işleri Hellence olarak kazınmıştır. Yukarısında, oturma sıralarının hemen bitiminde, daha sonradan kiliseye çevrilmiş bir tapınak kalıntısı
görülebilmektedir.



Meclis Binası / Müzik Evi 2009 yılı kazısı sonucunda, 52,5 m. cephe uzunluğu, 12,80 x 4,35 m. boyutundaki sahnesi, 31 oturma sırası ve 3600 kişilik kapasitesiyle Antik Çağ Anadolu’sunun en görkemli ve büyük üzeri çatıyla kapalı yapılarından biri ortaya çıkarılmıştır. Kazılar sonucunda Meclis Binası / Müzik Evi olarak adlandırılan yapının, aynı zamanda kış aylarında Tiyatro ve Kibyra’’nın bir yargı merkezi olmasından dolayı da bir mahkeme binası işlevlerinde de kullanıldığı öngörülmüştür. M.S. 2. yüzyılda, son şekliyle inşa edildiği anlaşılan yapı, bir yangın sonucu göçtüğü anlaşılan çatısı haricinde neredeyse tamamen korunmuştur. Ele geçen sütun parçaları ve mermer kaplama plakalarından iç cephesinin renkli mermerlerle kaplanmış olduğu, sahnesinin de heykel ve sütunlarla süslenmiş olduğu anlaşılmıştır. Yapının orkestra bölümünün tam merkezinde kırmızı, beyaz ve yeşil mermerden yapılmış bir Medusa başı mozaiği, tamamıyla sağlam olarak ortaya çıkarılmıştır. Bir orkestranın zemin döşeminde böylesine bir Medusa resmi, Anadolu arkeolojisi için tekil örnektir. Medusa, yılanlardan oluşan saçları ve insanları taşa çeviren bakışlarıyla, antik dönemde özellikle mezar yapılarında koruyucu olarak figür olarak karşımıza çıkar. Bouleuterion /Odeion’un orkestrasında betimlenen Medusanın, iri gözleri, kalın dudakları arasından görülen dişleri, dışarı sarkmış dili, kanatlı başlığı ve dalgalı saçları arasına ve boynuna dolanmış yılanları, çevresini saran kırmızı beyaz renkte mermerlerden yapılmış yaprak benzeri ışın sıralarıyla benzersiz olduğu ifade edilmektedir. benim ziyaretim esnasında korumaya alınmış olduğu için üzeri kapalı olan Medusa’yı maalesef daha sonra internetteki fotoğraflarından görmek zorunda kalsam da Odeon/Bouleuterion binasının önünde yaklaşık 540 metrekarelik bir alanı kaplayan geometrik şekildeki mozaik döşemeleri görmek beni oldukça heyecanlandırdı. Stoa alanına ait bu mozaik döşemeler neredeyse eksiksiz olarak bulunması ve bulunan en geniş mozaikli döşeme olması ile Kibyra’ya ayrıca önem kazandırmaktadır. Toplam  11 adet olan paneller şeklinde olan döşemelerde geometrik formlar kullanılmıştır . Ayrıca döşemenin yaptırıldığı tarih ve yapanların adlarının bildirilmesi bakımından önemli bilgiler veren üç adet yazıt paneli bulunmaktadır.




Kibyra döneminin yaşam şekli ve şehirciliği hakkında geniş bilgiler aktaran içinde yürürken kendinizi antik dönemde hissettiren bir şehir. Uzaktan Gölhisar gölüne bakarken asırlık mozaik zemin üzerinde adım adım tarihi hissetmek insanı heyecandan ürpertiyor. Arkeolojik kazılar ilerledikçe Kibyra yavaş yavaş ihtişamını ve sırlarını gözler önüne seriyor. Hatta benim bu yazıyı hazırladığım günlerde yaklaşık 2.5 metre yüksekliğinde olduğu tahmin edilen Herkül heykelinin baş kısmı bulundu ve bu seneki kazıların sürpriz hediyesi oldu arkeoloji dünyasına. Eh bana dahttp://www.bizimanadolu.com.tr/m/makale/yesim-ozkoc/hizli-atlarin-ve-kahraman--savascilarin-sehri--kibyra.html yeniden bir Kibyra seyahatine sebep çıkmış oldu ! 

Ya siz karar verdiniz mi Anadolu Arkeoloji tarihinde gezinmeye ve Kibyra seyahatinizin zamanına  ?

Nasıl Gidilir ?

Antalya – Denizli / Burdur – Fethiye karayollarının birleştiği bir kavşak noktasında Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunur. Burdur’a 120 km.; Denizli’ye 105 km.; Antalya’ya 135 km. ve Fethiye’ye 110 km. mesafe uzaklıktadır.Kibyra Burdur ili’ne 110 km uzaklıktadır.

Unutmayın :

Kibyra yazları güneşli ve sıcaktır. Yaz boyu ısı 30-35 C arasında seyretmektedir. Ziyaret esnasında yanınızda şapka, su ve güneş kremi bulunması ve yürüyüşe elverişli ayakkabılar giymeniz faydalı olur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder