26 Ekim 2012

Soul Care: Sustum



Sustum.

Yaştan mıdır ? Yoksa bunca yıldır kendine yurt bulamamış kelimelerimin birikmişliğinden midir?Bilmiyorum, artık sustum...

Şimdilerde ekonomik kullanır oldum kelimelerimi. Israrla sadece onları duymaya ihtiyacı olanlara sarfediyorum, içimdeki sözcük denizinden damlaları. Benden çıkan kelimler dinleyenin kalbinde yer edinip onda yaşayacaksa paylaşıyorum onları . Yoksa benim evsahipliğime güvende ve huzurlular..

Ne zaman ve neden  başladı bu susma hali hatırlayamıyorum. Ama şimdi ne vakit konuşacak olsam kendimi dinliyorum. Eğer ayrılmıyorsa kelimler benden, biliyorum bir nedeni var . Susuyorum..

 Geçenlerde bir yazı takıldı gözüme yine bir susma hali arifesi:


Susmuş bir kadın için bitmişsiniz demektir...

İşte olan buydu .. Ne zaman bir sayfa kapansa içimde artık susuyordum.. Bazen işte, bazen aşk da, bazen de hayatın en içinde.. Sadece susuyordum..

Oysa sustukça içimdeki sesler çoğalıyordu . Kendi kalabalığımda paylaşır olmuştum, hislerimi ve düşüncelerimi tarifleyen kelimeleri. Ne kadar çok susarsam o kadar çok kelime oluk oluk akıyordu içimde. Dışımdaysa salt sessizlik..

Sustuğum her kelime içimde daha zenginleşmeme, çoğalmama ve olgunlaşmama sebep oluyordu.. Sustukça kendimi daha çok duyar oldum.. Seyreldim, arındım.. Susmama sebep olanlara teşekkür ettim. Sessizce..

Şimdilerde eski bir şarkı dilimde .. Söylüyorum. Sessizce..

''Sözüm aynı söz susmam yeni.... ''






16 Ekim 2012

Life is Like a Puzzle..



I just wanted to share this piece of art which is touching to my heart...
With words..
Please enjoy it..

Thanks to Christina Zinnia Galliher..

Life is like a puzzle
So many pieces are woven together
Somehow everything fits together , but i dont know why..
One layer seems to belong over another 
 Eveything becomes ONE...
We are more than a memory!
We are a story..
We choose the words,
There are words of joy and sadness,
We live by those words and we carry on..
We learn that we are not perfect !
But in our flaws,
There is truth!

11 Ekim 2012

Life : Neye Niyet Ona Kismet !



     Mario Frangoulis:  Akdeniz'li güçlü ve duygulu bir ses, ilahi bir yetenek...



     Bu güzel insan, harika tenor sesiyle Fransizca, Ingilizce, Italyanca, Yunanca ve Ispanyolca olmak üzere pek çok dilde eseri seslendirerek, insanlara sevgiyi ve güzelligi hatirlatiyor. Fiziksel estetigini de ekledigi sahne performanslari gerçekten görülmeye deger isitsel ve görsel bir ziyafet. 


     Fakat yine de onu benim yasantimda hep hatirlanasi kilan bu harika özellikleri ve meslegi degil ! Her ne kadar onu ilk duydugumda - Sometimes I dream albumunun konser DVD'siydi - büyülenmis gibi kalip , daha sonra saglam bir takipcisi olsam da Mario Frangoulis' i anilarima yerlestiren daha spiritüel bir tesadüftü...

    Kozmik isleyisin en önemli özelliklerinden bir tanesi dilek mekanizmasidir. Kisa bir özetle neyi dilersek   Onunla karsilasiriz. Bu sebepten aslinda neyi diledigimiz ya da neyi dilemedigimiz cok büyük önem tasir. Elbette diledigimiz seyi düzgün dileyebilmek de azami dikkat gerektiren unsurlardan biridir. Keza bunun farkinda olan atalarimiz ' Eksik hacet ( dilek ) dileme ' diye bir atasözü bile kullanirlar. Iste benim de yolum Mario Frangoulis ile tam da bu noktada kesisti. Nasil mi? Iste hikayem...

    2004 yilinda tamamen tesadufi bir sekilde Mario Frangoulis'i kesfettikten sonra - ki iki yil rötarli olmus albümü 2002 çikisli- sürekli konsere Türkiye' ye gelse diye sayiklarken buldum kendimi :)  Ve evet 2006 da Istanbu'a tek bir konser için geldi. Gelmesine geldi de, ben bunu konser sonrasi magazin haberlerinden ögrendim ! Ne hayal kirikligi... 

    Ertesi yil yine Mario hastaligim nüksetti- yakin arkadaslarim bilir ara ara olur- ve basladim etrafimdakileri bunaltmaya :Mario gelse Aspendos Tiyatrosu'nda konser verse... 
Sonuç: Mario gerçekten de Aspendos'ta sahne aldi ama ben ayni tarihte acil bir ameliyattan dolayi Ankara' da hastanede yatiyordum ! Hay Allah gene tutturamadim ! :)

    Yil 2008 : bu sefer kesin kararliyim ne yapacagim edecegim mutlaka Mario Frangoulis'i sahnede izleyecegim... Bu arada dilegimi tabi ki önceki yillardaki tecrübelerimden yola çikarak düzelttim. Iste yeni versiyonu: Mario Frangoulis Türkiye' ye konsere gelse ben de en güzel yerden izlesem .. Bir mehtapli Bogaz gecesinde muradima erdim nihayet ! Yerim de harika 3. Siradayim .Ama konserde bana eslik edecek arkadasim son dakikada gelemedi. Tüm konseri coskumu ve memnuniyetimi kimseyle paylasamadan izledim. Bu arada Mario sahnede muazzam ilgilenenlere duyurulur :) 

   Azimliyim dogru dilegi dilemeyi elbette basaracagim!

   Yil 2009
   Dilegim: Mario Türkiye' de bir antik tiyatro da konser verse ben de güzelce, arkadaslarimla keyfini çikararak izlesem... 
   Sonuç: Arkadaslarimla çiktigim tatilin son aksaminda Bodrum Antik Tiyatro da Mario sahnede ve muhtesem bir dolunay ve yakamoz arka fonunda.... Sarkilar harika, keyfimiz yerinde , hepimiz eslik ediyoruz ... Nihayet basardim.. Dogru dileyince oluyormus ! 

   Evet sanirim biraz uzun sürdü dogru sekilde dilemeyi ögrenmek ama dilek mekanizmasinin ne kadar önemli oldugunu, aslinda neyi nasil dilersek yada dilemezsek, o sekilde yasadigimizi ben böyle kesfettim. Bu sebeple hayatimizda memnun olmadigimiz tecrübeler varsa dönüp kendimizi analiz etmeliyiz zira birseyleri isterken, dilerken hatali yapiyoruz . Ya da  olmamasindan yakiniyorsak belki de hiç dilemedik bile ... Tekrar düşünün..

    Yil 2011
    Yer: Cemil Topuzlu Konser Sahnesi İstanbul
    Evet bir kez daha gittim Mario'yu izlemeye . Yanimda canim arkadasim Leylam en ön siradan keyifle izledik   konseri. Ne de olsa artik ögrendim dilek dilemesini !  Ardindan kuliste Mario,yu ziyaret ettik. Kendisini tebrik ettikten sonra bir de ufak hediye vermek istedim. Kristal gibi berrak ve guzel sesiyle insanlara mutluluk ve sevgiyi hatirlattigi için bir minik kuvartz kristali uygun olur diye düsündüm , bu önemli hayat amacini hep hatirlatsin diye ona.. Cok mutlu oldu.. Umarim hala sakliyordur...

    Yil 2012
    Yeni dilegim Atina'da The Odeion of Herodes Atticus da dostlarimla beraber Mario Frangoulis' i izlemek . 2012 Eylül deki konseri malesef programima uymadigi için kaçirdim . Ama  Nisan 2013 de programimda bir Atina seyahati kesinlesti. Diliyorum ayni tarihe bir Mario konseri denk gelir ! Hatta belki bakarsiniz onun davetlisi olarak izlerim konseri! Kim bilir? 

   Sözün özü : Ne dilersek gönlümüzden gelerek, onu yasariz..

   Ben tüm kalbimle mutlu, temiz ve sevgi dolu bir dünya ve yasam alani diliyorum!

   Peki Siz ?!


2 Ekim 2012

Soul Care: Íyelik Eki Olmayan Asklar



          Gece çok az uyudum. Son yaz gecelerini degerlendiren cevval bir sivrisinek oda arkadasim olmaya karar vermisti . Haliyle her uyuma denemem hareketli oda arkadasimin pikeleriyle son buldu :) Bu durumda bol bol düsünmeye vaktim oldu.

          En favori sorularimdan biri : iyelik eki olmadan ask olur muydu? Bir insani sevmek , benimsemek ama onu sahiplenmemek, üstüne etiketini dikmeden sadece sevmek.. Mümkün müydü? Yoksa en insani yanimiz ,muhtesem egomuz aninda devreye giriyor ve "benim" etiketini yapistiriveriyor mu en sevdigimizin alnina? Düsündüm ... Düsündükçe bol bol etiketle karsilastim.

           Sanirim pek cok sevgi denemesinin takildigi yer buraydi. Biz aslinda asik oldugumuz kisinin iciyle ilgilenmiyor sadece bizde ki sevmek ve sevilmek kavramlarinin icini doldurmasini bekliyoruz. Yani aslinda biriktirdigimiz deneyimler sonucunda olusturdugumuz etiketleri asik oldugumuz kisinin ustune yapistirma cabasina ask diyoruz...

        Iste  pek cok hayal kirikligi bu noktada devreye giriyor. Bir sabah uyandigimizda elimizde sadece yapistirmaya calistigimiz etiketlerimiz ve ona uymayan,  biriyle bir kez daha çözümsüz ask denkleminin ortasinda buluyoruz kendimizi ! Bazilarimizin hayatinda tekrar ve tekrar bu senaryo tekrarlanip duruyor. 



       Oysa gercek ask kosulsuzdur, sebepsizdir... Öylesine , dogal ve sadedir. Sadece içimizdedir. Aslolan bunu görebilmektir... Ancak o zaman baslar iyelik eklerinden ve egolardan siyrilmak ve ben'den biz'e dönüsmek:  Her adimda birbirine yol almak ve her adimda biraz daha kaliplarindan arinmak, fazlaliklarindan kurtulmak ... Kendinden önce digerini anlamak , algilamak, önemsemek... Damla damla kaybolmak sonsuzlugun içinde , adini, sifatini, sinirlarini yitirerek.. 

       Ve sonra Bir olmak , Bir hissetmek çift bedende.. Belki de kesfetmek kainatin sirrini el ele vererek: Tek'likteki Çok' lugu anlamak ... Zerrenin okyanustaki yerini.. 

       Bu kadar basit ama bu kadar zor icimizdeki askin sirrina erismek! Döndürüp yüzümüzü içimize,  yüzlesmek kendimizle , sevdigimizin gözlerinde... Zaman ve mekandan hür, gercekligin içinde.. 

Oysa sevgili, bir tek sevgili
Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini
İçimdeki fırtına ele geçirdi beni
Bir gün baktım hiç korkmadan aynaya
Orda yeniden gördüm kendimi
İşte sevgili, bir tek sevgili
Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini
M.Mungan

       Birgün mutlaka ! ...