Insanlık Tarihi Serüveni: Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Yeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız yılın son haftasında, herkes yeninin merakında ve heyecanındayken , benim aklımda bambaşka birşey vardı. Yılın son haftasında doğduğum ve büyüdüğüm şehir , Ankara'da olmamı, uzun zamandır ziyaret etmediğim Anadolu Medeniyetleri Müzesi' ne merhaba demek fırsatı olarak değerlendirdim...
İnsanlık tarihinin kronolojik sunumuna ev sahipliği yapan Müze binası da başlıbaşına tarihin parçasıdır. 1921 yılında kalenin Akkale olarak isimlendirilen burcunda kurulan ilk müze Augustus Mabedi ile Roma Hamamından toparlanan eserleri barındırıyordu. Daha sonra Atatürk’ün tavsiyeleriyle merkezde bir “Eti Müzesi” kurma fikriyle diğer bölgelerdeki Hitit eserleri de Ankara’ya gönderilmeye başlanınca geniş mekanlara sahip bir müze binası ihtiyacı doğmuştur. Böylece o zamanki Kültür Müdürü Hamit Zübeyr Koşay ve Maarif Vekili Saffet Ankan’a metruk halde bulunan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Hanın onarılarak müze binası olarak kullanılmasına karar verdi.1943 yılında binaların onarımı devam ederken, Alman Arkeolog H.G. Guterbock başkanlığındaki bir heyet tarafından müze yerleştirilmeye başlanmış ve orta bölüm ziyarete açılmıştır. Bugün idari bina olarak kullanılan Kurşunlu Han’da araştırmacı odaları, kütüphane, konferans salonu, laboratuvar ve iş atölyeleri yer almakta, Mahmut Paşa Bedesteni ise teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.
Tarihi müze binası ve zengin eser çeşitliliği ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1997 yılında İsviçre'nin Lozan kentinde 68 Müze arasında birinci seçilerek "Avrupa'da Yılın Müzesi" unvanını elde etmiştir. Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, Anadolu arkeolojik eserleri Paleolitik Çağdan başlayarak günümüze kadar, kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Bu sergileme biçimi aynı zamanda Müzenin gezi güzergahını da oluşturmaktadır. Haydi şimdi benimle beraber tarihte yolculuğa çıkıyorsunuz !
Paleolitik Çağ MÖ 1000000- 11000
İnsanlık tarihinin % 99’u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanlaşma sürecine girişi temsil etmektedir. Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil ederler. Müzede sergilenen bu döneme ait buluntular Karain Mağrası, Gaziantep Çevresi, Dursunlu, Yarımburgaz Mağrası, Nizip, Dülük, Hatay Çevresi, Etiyokuşu, Gavurkale, Kadıpınarı Mağrası, Üçağızlı Mağrası, Öküzini Mağrasında yapılan kazılardan gelmiştir. Bu çağı anlatan mini bir animasyon film Müzede buluntuların sergilenmesinde görsel destek olarak kullanılmaktadır ve dönemi anlamak açısından çok yardımcı olmaktadır.
Neolitik (Yeni / Cilalı Taş) Çağ MÖ 10000 - 5500
İnsanlık tarihinde, besin üretimi yanında ilk yerleşik toplumların kurulması ile başlayan dönem Neolitik Çağ adıyla anılmaktadır. Bu Çağ ilk köy tipi yerleşimlerinin yanı sıra anıtsal tapınaklar, kabartmalar ve heykellerle bilinir . Çatalhöyük kazılarında bulunan Ana Tarıça Kybele heykelcikleri belki de bunların en bilinenidir. Ayrıca Hacılar buluntuları da bu dönemi anlamak açısından önemli rol oynamaktadır. Son dönemde tüm dünya bilim insanları arasında büyük heyecan yaratan Şanlıurfa'da bulunan Göbekli Tepe kazı alanı da bu döneme dahildir ve Müzede alanda bulunan dikilitaşların en önemli iki tanesinin replikası ile temsil edilmektedir.
Bu Çağda tarım ve hayvancılığa dayalı yaşam biçimi gelişmiş , daha karmaşık toplumsal düzen oluşmaya başlamış ve köy toplulukları kentleşme sürecine girmiştir. Ayrıca bakır kullanımı çeşitlenmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu Çağ'a ait sergilenen buluntular Hacılar, Canhasan, Tilkitepe,Alacahöyük ve Alişar' dandır. Müzede bu döneme ait bir ev canlandırması yapılmış ve görsel olarak buluntuların daha iyi anlaşılması sağlanmıştır.
Bu çağ Başlarında Anadolu da yaşayan insanlar, bakıra kalay katarak tunç elde etmişler ve dönemin bilinen bütün madenlerini dökme ve dövme tekniğiyle ustalıkla işlemişlerdir. Alacahöyük Kral mezarından ele geçen değerli madenlerden yapılmış görkemli ölü hediyelerinin yanında Hasanoğlan, Mahmatlar, Eskiyapar, Horoztepe, Karaoğlan, Merzifon , Etiyokuşu , Ahlatlıbel, Karayavşan, Bolu, Beycesultan, Karataş ve Karaz buluntuları zengin bir Eski Tunç Çağı koleksiyonu oluşturmaktadır. Bu döneme atıfta bulunan, madencilerin çalışmalarını görsel olarak sunan canlandırma bölümün dikkat çeken sunumlarındandır
Asur Ticaret Kolonileri Dönemi MÖ 1950 - 1750
Bu dönem Anadolu da yazılı tarihin başladığı dönemdir. MÖ. 1960 yıllarında Kuzey Mezopotamya’daki Eski Asur Devleti, Anadolu ile gelişmiş bir ticaret sistemi kurmuştu. Bu dönemde Anadolu’da büyük grubunu Geç Hattiler’in oluşturduğu feodal şehir krallıkları egemendi. Akkad Çağı’ndan beri Anadolu’nun zenginliğini bilen Mezopotamyalılar Asur’un öncülüğünde Kuzey komşuları ile geniş ve sistemli ticari ilişkiye girmişlerdi. Beraberlerinde Anadolu’ya yabancı olan dillerini, çivi yazılarını ve silindir mühür geleneğini getirmişlerdi. Müzede eserleri sergilenen bu döneme tarihlenen şehirler Kültepe ve Acemhöyük'tür.
Eski Hitit ve Hitit İmparatorluk Çağı MÖ 1750. - 1200
MÖ 2. Bin yılda Anadolu'da ilk siyasi birlik Kızılırmak kavisi içinde Hititler tarafından kurulmuştur. Başkentleri Boğazköy ( Hattuşa) ile birlikte Inandık, Eskiyapar, Alacahöyük, Alişar, Beycesultan, Ferzant zengin buluntu veren Hitit kentleridir. Kabartmalı, Boğa biçimli kaplar, pişmiş toprak eserler,devlet arşivine ait tabletler, kral adı baskılı mühürler dikkati çekmektedir.
M Ö. XII. yüzyıl başlarında Güneydoğu Avrupa’dan gelen Ege Göçleri ile Anadoluya giren Frigler Hitit İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Anadolu’yu egemenlikleri altına almışlardır. Geride bıraktıkları çok az sayıdaki yazıtlar onların Hint - Avrupalı bir dil kullandıklarını göstermektedir. Başkentleri olan Sakarya kenarındaki Gordion’dan başka Kızılırmak yayı içinde ve güneyindeki Alacahöyük, Boğazköy, Pazarlı, Kültepe, Eskiyapar, Maşathöyük gibi şehirler Frigler ve onların sanatı hakkındaki bilgi kaynaklardır. Frigya ülkesindeki kaya anıtları ile diğer yerleşmelerde yapılan kazılar sonucu elde edilen buluntular. Frig mimarlığının ne denli gelişmiş ve köklü bir geleneğe sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ankara'ya 98 km uzaklıkta bulunan Gordion'da efsane Kralları Midas'ın tümülüsü görülmeye değer bir yapıdır. Bu tümülüsün Üç boyutlu sanal gezisinin yapıldığı Simülasyon odası Müzenin özellikle genç ziyaretçilerinin ilgisini çeken başarılı bir sunum yöntemidir.
Altıntepe , Adilcevaz, Kayalıdere,Patnos, Van, Çavuştepe gibi merkezlerde mimarlıkta ve madencilikte ileri düzeye ulaşan Urartular Frigler ile çağdaş olarak yaşamışlardır.Urartu sanat eserleri arasında önemli bir grubu da mühürler oluşturmaktadır. Silindir ve damga mühürlerin yanı sıra silindir - damga biçiminde olanlar Urartular’ın mühürcülük alanına getirdiği önemli bir yeniliği göstermektedir. Mühürler üzerinde hayvanlar, karışık varlıklar ve bitkisel motifler bol olarak kullanılmıştır.
Hitit İmparatorluğunun yıkılmasının ardından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar’ın dağlık bölgelerine çekilerek tarihte son Hitit Beylikleri çağını yaşamışlardır. Kargamış, Zincirli, Malatya - Aslantepe, Sakçagözü, Karatepe ve Tell Tayinat’da yapılan kazılarda bu dönemin önemli merkezleri açığa çıkarılmıştır. Geç Hitit sanatının önemli özelliklerinden biri mimari ile yontuculuğun birlikte uygulanmasıdır. Sur duvarlarındaki kapılar, saray cepheleri bugün Müzenin taş eserler salonunda teşhir edilen kabartmalı taş bloklarla (ortostad) kaplanmıştır.
Klasik Devirler - Çağlar Boyu Ankara
Müze Anadolu'da MÖ 1. Bin yıldan başlayarak Çağlar boyu devam eden Yunan, Hellenistik, Roma, ve Bizans dönemlerine ait altın,gümüş, cam, mermer , bronz eserleri sergilemektedir. Buna ilave olarak Lidyalılar Tarafından ilk madeni paranın bulunmasıyla Başlayan ve bunu takip eden dönemlere ait olan zengin bir para koleksiyonu yine Müzede bu katta sergilenmektedir.
Adettendir bir yılı kapatırken , yılın özeti resim, olay, videolarla şöyle bir hatırlatılır. İşte o misal ben de 2014'ün bu son cuma günü insanlık tarihine bir göz attım. Nerden nereye yürüdüğümüze... Daha iyi bir insan olabilmek için ne/kim olduğumuzu bilmek ve hatırlamak önemli... Meraklılarına bu serüven daimi gösterimde, Anadolu Medeniyetleri Müzesinde ...
Iyi seyirler... Mutlu yıllar...