20 Ocak 2015

News: Ve Plácido Domingo İstanbul'da !!


İstanbul' da dün gece Yüzyıl'ın en önemli tenörlerinden kabul edilen Plácido Domingo' nun sesinden aryalar ve şarkılar yankılandı..
Dünya turnesi kapsamında New York, Berlin, Londra, Madrid, Rio de Janeiro ve Milano'nun ardından İstanbul'da , Ülker Sports Arena'da gerçekleşen konserde kalabalık dikkat çekiciydi. Haliyle konsere gelebilmek için Nişantaşı- Ataşehir arası verdiğim trafik savaşı'na bir de salona girip çıkabilmek için göstermem gereken çaba ve sabrı eklemek gerekti. Ama konserin verdiği keyif ve Neşe tüm sıkıntılı kısımları unutturdu ve geriye sadece " iyi ki gelmişim, kaçırmamışım" hissi kaldı .


74'üncü yaş gününden 2 gün önce sahne alan Domingo, sanat aşkının yaş almadığını sahnede binlerce kişiye ıspatladı. Dünyanın en önemli sahnelerinde, 140'tan fazla rolde 3 bin 600'ü aşkın performans gerçekleştirmesine ve 500'ün üstünde konser yönetmesine, yarım Yüzyıl'ı algın aktif sanat hayatına rağmen Placido Domingo dün gece sahnede coşkusuyla ve performansıyla gencecik ve taptazeydi.

Konserinde bazı opera, operet ve Broadway eserlerinden kısımlar seslendiren Domingo'ya Eugene Kohn şefliğindeki Filarmonia İstanbul Orkestrası ve  Angel Blue ile Micaela Oeste eşlik etti. 

Konser sonunda uzun süre ayakta alkışlanan  Domingo, İstanbul'da bulunduğu için mutlu olduğunu ve uzun zamandır buraya yeniden gelmeyi istediğini söyledi. Ve ardından bir süpriz yaparak oğlu Plácido Domingo Jr. ile "Perhaps Love"ı seslendirdi. 

Akşamın sonunda içimde hoş melodiler, güzel duygular ve yüzümde bir gülümsemeyle evime giderken bir sonraki konserin ne olacağını düşünmeye başlamıştım bile ....




16 Ocak 2015

Travel: Bali Güneş'in ve Orman'ın Ülkesi



Aktarma ve bekleme süreleriyle yaklaşık 17 saati bulan yolculuğun ardından Denpasar Havalanına indiğimde epey sersemlemiş bir haldeydim. Jetlag ve iklim değişikliğinin insan vücudu üzerine etkisi tartışılmaz. İstanbul'dan ayrıldığımda kış tüm etkisiyle kendini hissettiriyordu. Oysa şimdi tropikal iklim cennetlerinden Bali Ada'sında güneşin kollarına bırakıvermiştim kendimi. Rehberimiz Tırta ( Bali dilinde Kelebek demek , tabiki sonradan sorup öğrendim ) boynumuza adaya özgü çiçeklerden yapılma karşılama kolyelerini takarken epey Şaşkın görünüyordu zira ada balayı çiftlerini ağırlamaya alışık. Daha sonra otelimize giderken ada sosyo ekonomik hayatı hakkındaki soru soran iş gezisi topluluğumuz daha da şakınlığa sebep oldu elbet ! 

Bali Endonezya'yı meydana getiren 17500 adadan bir tanesi ve Endonezya genelinde nüfusun Müslüman olmasına rağmen Hindu nüfusun çoğunluk olduğu yegane ada. Bugün özellikle balayı turizmine hizmet veren önemli Uzakdoğu turizm merkezlerinden biri olsa da Ada'nın politik ve sosyal geçmişi aslında Savaşlar, işgaller ve acılarla doludur. Bali her ne  kadar 1945 yılında ilk bağımsız Hükümet'ini kurmuş olsa da ancak 1965/66 yıllarında kurabildiği Hükümetle huzuru, Barış'ı ve ekonomik gelişmeyi sağlayabilmiştir.

Denpasar Adanın en geniş yerleşim bölgesi ve başkentidir. Havaalanı, üniversite, hastane gibi önemli sosyal binalar burada yer alır. Ve yerli nüfusun büyük bir kısmına ev sahipliği yapar. 

Kuta ise sosyal hayatın merkezi olan bölgelerden biridir. Alışveriş merkezi, restaurantlar, kafeler, Mağazalar, eğlence mekanları ile sürekli bir kalabalığa ve harekete mekan oluşturur. Kuta plajları ise sörfçüler Tarafından tercih edilen popüler sahillerden. Hal böyle olunca günün her saatinde canlı , cıvıl cıvıl pek çok milletten bir kalabalık Kuta ' da rastlayacağınız sık durumlardan.

Kuta'ya çok yakın büyük otellerin yan yana sıralandığı ve sahilinin dalış için tercih edildiği bölge ise Nusa Dua . Bu bölge turizme ayrılmış giriş çıkışı güvenlik kontrolle yapılan özel bir bölge . Dünyanın büyük otel zinciri markalarının tercihi de burada otel inşa etmek olmuş. Benim konakladığım otel de burada: Nusa Dua Beach . Yerel mimarinin güzel örneklerinden taş bina ve bungalowlarından oluşan otel güzel bir botanik bahçesine ve ödüllü bir SPA ya da sahip. Zaten uzun uçuş etkilerini bertaraf etmek ve otantik Bali SPA deneyimini yaşamak için randevusu ayarlanan ilk aktivite oluyor Spa ziyareti. 

Seminyak Ada'ya yerleşen yabancıların yaşamak için tercih ettiği, tasarım mağazaların, restaurantların ve kafelerin olduğu, çok turistik ve hareketli bir bölge. Alışveriş için mutlaka uğranması gereken yer buradaki mağazalar. Ayrıca akşam gün batımında, burada bulunan Kudeta Beach Club hem bir şeyler içmek, hem de güzel gün batımını izlemek için en favori mekan. Gece hayatı ve eğlence için de Seminyak doğru seçim.


Jimbaran yine büyük otel zinciri markalarına ev sahipliği yapan plajlardan biri. Ama benim tavsiyem buraya akşam yemeğine gelmek. Sahilde yan yana dizilmiş salaş balık restaurantlarından birinde , kumsalın üzerinde Ahşap masalarda okyanusa karşı günün batışını izlerken nefis deniz ürünlerinin keyfini sürmek . Herhalde Bali'de yediğiniz en unutulmaz akşam yemeklerinden biri bu olacaktır.

Ubud  ise Ada'nın ve tropikal ormanlarının kalbinde, Bali Kültürünün belirgin örneklerini görebileceğiniz bölgedir. Burada Balililerin evlerini, tapınaklarını, Köylerini, pazarlarını görebilirsiniz. Hatta Ada'nın şifacıları da bu bölgededir. Ayrıca yoğun bir şekilde bu bölgeye toplanmış resim galerilerini, ahşap oymacılık ve batik atölyelerini gezebilir, Bali el sanatlarını keşfedip güzel hediyelikler satın alabilirsiniz. Maymunların serbestçe dolaştığı ve ziyaretçilerin doğal maymun yaşamını yakınen gözlemleyip ,temas ettikleri milli park Monkey Forest ( Maymun Ormanı ) da burada bulunur. Ubud çevresindeki unutulmaz manzaraların birisi de pirinç tarlalarıdır. Yemyeşil, kat kat uzanan tarlalar muhteşem panoramik görüntüler oluşturur.

Belli başlı bölgeleri ve onları tarifleyen özellikleriyle  renkli bir resim ortaya çıkaran Bali ayrıca bir aktivite cennetidir. Burada fil safariye çıkıp sonra parktaki fillerin gösterilerini izleyebilir, yağmur ormanlarında Yürüyüşe gidebilir, hala aktif olan Agung Volkan'ına tırmanabilir, rafting,dalga ve rüzgar sörfü yapabilir, scuba dalışa katılabilirsiniz.  Tatilinizi planlamak ve adanın cazibe merkezlerinin hangilerini ziyaret edeceğiniz size kalmış . Size tavsiyem en az bir haftanızı Bali' ye ayırmanız ve yapabildiğiniz kadar çok yeni şeyi deneyimlemeniz. Bali size sunduğu pek çok renkli ve değişik  tad , görüntü,müzik ve deneyimle keşfetmenizi beklemekte.. 

Iyi Keşifler ! 
 

Yapmadan Dönme :
Ubud bölgesinde maymun ormanını ve fil safari Parkı'nı ziyaret etmeden 
Pirinç tarlalarının fotoğrafını çekmeden
Bali el sanatları atölyelerine göz atmadan
Jimbaran da sahilde yemek yemeden
Seminyakta Kudeta Beach Club da gün batımı izlemeden
Hala aktif Yanardağı görmeden
Kecak ve Legong danslarını izlemeden 
Rafting , dalış ve  surf denemeden 
9.  Adaya özgü tropikal meyvelerin tadına bakmadan (salak, rambutan ve mangoustan özellikle tavsiye ederim )

6 Ocak 2015

Travel: Anadolu Medeniyetleri Müzesi

Insanlık Tarihi Serüveni: Anadolu Medeniyetleri Müzesi  






Yeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız yılın son haftasında, herkes yeninin merakında ve heyecanındayken , benim aklımda bambaşka birşey vardı. Yılın son haftasında doğduğum ve büyüdüğüm şehir , Ankara'da olmamı, uzun zamandır ziyaret etmediğim Anadolu Medeniyetleri Müzesi' ne merhaba demek fırsatı olarak değerlendirdim...

İnsanlık tarihinin kronolojik sunumuna ev sahipliği yapan Müze binası da başlıbaşına tarihin parçasıdır. 1921 yılında kalenin Akkale olarak isimlendirilen burcunda kurulan ilk müze  Augustus Mabedi ile Roma Hamamından toparlanan eserleri barındırıyordu. Daha sonra Atatürk’ün   tavsiyeleriyle  merkezde bir “Eti Müzesi” kurma fikriyle diğer bölgelerdeki Hitit eserleri de Ankara’ya gönderilmeye başlanınca geniş mekanlara sahip bir müze binası ihtiyacı doğmuştur. Böylece o zamanki Kültür Müdürü Hamit Zübeyr Koşay ve Maarif Vekili Saffet Ankan’a metruk halde bulunan Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Hanın onarılarak müze binası olarak kullanılmasına karar verdi.1943 yılında binaların onarımı devam ederken, Alman Arkeolog H.G. Guterbock başkanlığındaki bir heyet tarafından müze yerleştirilmeye başlanmış ve orta bölüm ziyarete açılmıştır. Bugün idari bina olarak kullanılan Kurşunlu Han’da araştırmacı odaları, kütüphane, konferans salonu, laboratuvar ve iş atölyeleri yer almakta, Mahmut Paşa Bedesteni ise teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.

Tarihi müze binası ve zengin eser çeşitliliği ile Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1997 yılında  İsviçre'nin Lozan kentinde 68 Müze arasında birinci seçilerek "Avrupa'da Yılın Müzesi" unvanını elde etmiştir. Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, Anadolu arkeolojik eserleri Paleolitik Çağdan başlayarak günümüze kadar, kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Bu sergileme biçimi aynı zamanda Müzenin gezi güzergahını da oluşturmaktadır. Haydi şimdi benimle beraber tarihte yolculuğa çıkıyorsunuz ! 

Paleolitik Çağ MÖ 1000000- 11000

İnsanlık tarihinin % 99’u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanlaşma sürecine girişi temsil etmektedir. Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil ederler. Müzede sergilenen bu döneme ait buluntular Karain Mağrası, Gaziantep Çevresi, Dursunlu, Yarımburgaz  Mağrası, Nizip, Dülük, Hatay Çevresi, Etiyokuşu, Gavurkale, Kadıpınarı Mağrası, Üçağızlı Mağrası, Öküzini Mağrasında yapılan kazılardan gelmiştir. Bu çağı anlatan mini bir animasyon film Müzede buluntuların sergilenmesinde görsel destek olarak kullanılmaktadır ve dönemi anlamak açısından çok yardımcı olmaktadır.



Neolitik (Yeni / Cilalı Taş) Çağ MÖ 10000 - 5500

İnsanlık tarihinde, besin üretimi yanında ilk yerleşik toplumların kurulması ile başlayan dönem Neolitik Çağ adıyla anılmaktadır. Bu Çağ ilk köy tipi yerleşimlerinin yanı sıra anıtsal tapınaklar, kabartmalar ve heykellerle bilinir . Çatalhöyük kazılarında bulunan Ana Tarıça Kybele heykelcikleri belki de bunların en bilinenidir. Ayrıca Hacılar buluntuları da bu dönemi anlamak açısından önemli rol oynamaktadır. Son dönemde tüm dünya bilim insanları arasında büyük heyecan yaratan Şanlıurfa'da bulunan Göbekli Tepe kazı alanı da bu döneme dahildir ve Müzede alanda bulunan dikilitaşların en önemli iki tanesinin replikası ile temsil edilmektedir.     



Kalkolitik Çağ MÖ 5500 - 3000

Bu Çağda tarım ve hayvancılığa dayalı yaşam biçimi gelişmiş , daha karmaşık toplumsal düzen oluşmaya başlamış ve köy toplulukları kentleşme sürecine girmiştir. Ayrıca bakır kullanımı çeşitlenmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu Çağ'a ait sergilenen buluntular Hacılar, Canhasan, Tilkitepe,Alacahöyük ve Alişar' dandır.  Müzede bu döneme ait bir ev canlandırması yapılmış ve görsel olarak buluntuların daha iyi anlaşılması sağlanmıştır.



Eski Tunç Çağı MÖ 3000 - 2000
 
Bu çağ Başlarında Anadolu da yaşayan insanlar, bakıra kalay katarak tunç elde etmişler ve dönemin bilinen bütün madenlerini dökme ve dövme tekniğiyle ustalıkla işlemişlerdir. Alacahöyük Kral mezarından ele geçen değerli madenlerden yapılmış görkemli ölü hediyelerinin yanında Hasanoğlan, Mahmatlar, Eskiyapar, Horoztepe, Karaoğlan, Merzifon , Etiyokuşu , Ahlatlıbel, Karayavşan, Bolu, Beycesultan, Karataş ve Karaz buluntuları zengin bir Eski Tunç Çağı koleksiyonu oluşturmaktadır. Bu döneme atıfta bulunan, madencilerin çalışmalarını görsel olarak sunan canlandırma bölümün dikkat çeken sunumlarındandır 

Asur Ticaret Kolonileri Dönemi MÖ 1950 - 1750 

Bu dönem Anadolu da yazılı tarihin başladığı dönemdir. MÖ. 1960 yıllarında Kuzey Mezopotamya’daki Eski Asur Devleti, Anadolu ile gelişmiş bir ticaret sistemi kurmuştu. Bu dönemde Anadolu’da büyük grubunu Geç Hattiler’in oluşturduğu feodal şehir krallıkları egemendi. Akkad Çağı’ndan beri Anadolu’nun zenginliğini bilen Mezopotamyalılar Asur’un öncülüğünde Kuzey komşuları ile geniş ve sistemli ticari ilişkiye girmişlerdi. Beraberlerinde Anadolu’ya yabancı olan dillerini, çivi yazılarını ve silindir mühür geleneğini getirmişlerdi.  Müzede eserleri sergilenen bu döneme tarihlenen şehirler Kültepe ve Acemhöyük'tür.

Eski Hitit ve Hitit İmparatorluk Çağı MÖ 1750.  - 1200

MÖ 2. Bin yılda Anadolu'da ilk siyasi birlik Kızılırmak kavisi içinde Hititler tarafından kurulmuştur. Başkentleri Boğazköy ( Hattuşa) ile birlikte Inandık, Eskiyapar, Alacahöyük, Alişar, Beycesultan, Ferzant zengin buluntu veren Hitit kentleridir. Kabartmalı, Boğa biçimli kaplar, pişmiş toprak eserler,devlet arşivine ait tabletler, kral adı baskılı mühürler dikkati çekmektedir.

Frig Krallığı MÖ. 1200 - 700

M Ö. XII. yüzyıl başlarında Güneydoğu Avrupa’dan gelen Ege Göçleri ile Anadoluya giren Frigler Hitit İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Anadolu’yu egemenlikleri altına almışlardır. Geride bıraktıkları çok az sayıdaki yazıtlar onların Hint - Avrupalı bir dil kullandıklarını göstermektedir. Başkentleri olan Sakarya kenarındaki Gordion’dan başka Kızılırmak yayı içinde ve güneyindeki Alacahöyük, Boğazköy, Pazarlı, Kültepe, Eskiyapar, Maşathöyük gibi şehirler Frigler ve onların sanatı hakkındaki bilgi kaynaklardır. Frigya ülkesindeki kaya anıtları ile diğer yerleşmelerde yapılan kazılar sonucu elde edilen buluntular. Frig mimarlığının ne denli gelişmiş ve köklü bir geleneğe sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ankara'ya 98 km uzaklıkta bulunan Gordion'da efsane Kralları Midas'ın tümülüsü görülmeye değer bir yapıdır. Bu tümülüsün Üç boyutlu sanal gezisinin yapıldığı Simülasyon odası Müzenin özellikle genç ziyaretçilerinin ilgisini çeken başarılı bir sunum yöntemidir.

Urartu Krallığı MÖ 1200- 600

Altıntepe , Adilcevaz, Kayalıdere,Patnos, Van, Çavuştepe gibi merkezlerde mimarlıkta ve madencilikte ileri düzeye ulaşan Urartular Frigler ile çağdaş olarak yaşamışlardır.Urartu sanat eserleri arasında önemli bir grubu da mühürler oluşturmaktadır. Silindir ve damga mühürlerin yanı sıra silindir - damga biçiminde olanlar Urartular’ın mühürcülük alanına getirdiği önemli bir yeniliği göstermektedir. Mühürler üzerinde hayvanlar, karışık varlıklar ve bitkisel motifler bol olarak kullanılmıştır.




Geç Hitit Krallığı MÖ. 1200 - 700

Hitit İmparatorluğunun yıkılmasının ardından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar’ın dağlık bölgelerine çekilerek tarihte son Hitit Beylikleri çağını yaşamışlardır. Kargamış, Zincirli, Malatya - Aslantepe, Sakçagözü, Karatepe ve Tell Tayinat’da yapılan kazılarda bu dönemin önemli merkezleri açığa çıkarılmıştır. Geç Hitit sanatının önemli özelliklerinden biri mimari ile yontuculuğun birlikte uygulanmasıdır. Sur duvarlarındaki kapılar, saray cepheleri bugün Müzenin taş eserler salonunda teşhir edilen kabartmalı taş bloklarla (ortostad) kaplanmıştır.



Klasik Devirler - Çağlar Boyu Ankara 

Müze Anadolu'da MÖ 1. Bin yıldan başlayarak Çağlar boyu devam eden Yunan, Hellenistik, Roma, ve Bizans dönemlerine ait altın,gümüş, cam, mermer , bronz eserleri sergilemektedir. Buna ilave olarak Lidyalılar Tarafından ilk madeni paranın bulunmasıyla Başlayan ve bunu takip eden dönemlere ait olan zengin bir para koleksiyonu yine Müzede bu katta sergilenmektedir.

Adettendir bir yılı kapatırken , yılın özeti resim, olay, videolarla şöyle bir hatırlatılır. İşte o misal ben de 2014'ün bu son cuma günü insanlık tarihine bir göz attım. Nerden nereye yürüdüğümüze... Daha iyi bir insan olabilmek için ne/kim olduğumuzu bilmek ve hatırlamak önemli... Meraklılarına bu serüven daimi gösterimde, Anadolu Medeniyetleri Müzesinde ...

Iyi seyirler... Mutlu yıllar...


1 Ocak 2015

Life: Mutlu Yıllar / Happy New Year !!

Dilerim 2015 kalplerimizdeki tüm dileklerin ve hayallerin gerçekleştiği yil olur.. ❤️🎄🎁🎅

i wish 2015 will be the year where all of our wishes and dreams comes true .. ❤️🎄🎁🎅🎉