30 Nisan 2015

Life: Kirtasiye Bagimlisiyim ! / Addicted to Stationery



Yasasin Paketlerim geldi !  😄 Kocaman bir kutu dolusu sticker, not kagidi, fon kagitlari, kalemler, boyalar ve not defterleri... Cocuklar gibi heyecanli ve mutlu actim paketleri , teker teker... Itinayla ve mutlulukla ... Ne de olsa icimdeki kucuk kiz cocugu hala kocaman harflerle konusuyor 😄 Sukur hala duyuyorum sesini...
Duyuyorum ve uretiyorum . Onun heyecani ve merakiyla. Ve simdi gelen malzemelerimi deneme , gorsel gunlugumde yeni sayfalara yelken acma zamani ....
Hayatinizdan renkler hic eksik olmasin ! 

Finally I got my package ! I got a big box of stickers, note pads, patterned papers, pens and paints... I just open their wrapping carefully with full of joy of a little girl... Yes still the little girl inside me has a big voice and hopefully I can still hear her ..
I hear her voice and I create ... With her enthousiasm and curiosity.. 
And now it's time to try my new goodies and create new pages at my art journal .

Never loose colors in your life ! 




26 Nisan 2015

Travel: Hala Ayakta, Hala Güzel : Laodikya

 

Suriye Caddesinin başında sağ tarafta kalan, evin önünde oturmuş iki yaşlı adam tavlaya benzeyen Oyunları'nı oynuyorlardı. Caddeden geçen insan kalabalığı, bir an için dikkatlerini oyunlarından şehrin akışına çekti. Kilisenin olduğu sokaktan caddeye doğru yaklaşan kalabalığı işaret eden yaşlı adam : Kilise de tören bitmiş !  dedi . Vaktin epey ilerlemiş olduğunda hem fikir olan ikili aceleyle toplanıp şehrin diğer ucunda bulunan Büyük Tiyatroya ulaşmak için Suriye Caddesi boyunca yürümeye başladılar..

Antik dönemde Frigya Bölgesi’nin batı ucunda, günümüzde ise Denizli İlinin 6 km kuzeyinde yer alan Laodikya sokaklarında yürürken ben de, binlerce yıl önce yaşamış o iki yaşlı kafadarın ayak izlerini takip ediyordum . Şehirde değişen pek bişey olmamıştı. Hatta cadde kenarındaki evin önünde,taştan oyun tahtası bile hazır duruyordu 2015 yılının baharında yeni oyuncular bulmak için. Elbette ben de oturup başına bi şansımı denedim oyunu anlayabilmek için...

 Lykos Ovası’nın ortasında yer alan Laodikya; kuzeydoğusunda Lykos (Çürüksu), güneydoğusunda Kapros (Başlıçay) ve kuzeybatısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrili yüksek bir platform üzerinde kurulmuştur ve karşı tepede bulunan Hierapolis ile birbirlerini görecek şekilde konumlanmışlardır.

Antik yazar Plinius (NH. V. 105), kentin yerleşim alanının bulunduğu yerde önce Diospolis ve sonra Rhoas adlarını taşıyan bir köyün kurulu olduğunu belirtilir. “Zeus kenti” anlamına gelen bu ilk ad, burada çok eski ve köklü bir kutsal yerin varlığına işaret etmektedir. Zeus daha sonra, Laodikeia'nın önde gelen kurucu ve baş tanrısı olarak saygı görmüştür. Antik kentte bir İsis Rahibesi heykelinin bulunması, burada bir İsis tapınağının da varlığına işaret etmektedir. Kentte yürütülen arkeolojik çalışmalar ve buluntular, Laodikya da Erken Kalkolitik Dönem (Bakır Çağı)  M.Ö. 5500’den M.S. 7. yy.’a kadar kesintisiz yerleşimlerin varlığını ortaya koymuştur. Laodikeia, önemli arkeolojik kalıntılara sahiptir.

Hellenistik kent, M.Ö. 3. yy’nin ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodikya adına kurulmuştur. Kraliçe Laodikya, Roma İmparatorluk Dönemi’nde bile kentin koruyucu tanrıçası (TYKHE) olarak sevilmiş ve tapınım görmüştür. M.Ö. 190 yılı Magnesia Savaşı ve arkasından M.Ö. 188 yılında yapılan Apameia (Dinar) barışına kadar Seleukos yönetiminde kalan kent, bundan sonra M.Ö. 133 yılına kadar Bergama Krallığı, daha sonra da M.Ö. 129 yılında Roma Cumhuriyeti yönetimi sınırları içine dâhil olmuştur.

Her dönemde depremlerle yıkılan ve tekrar ayağa kaldırılan kent, İmparator Focas (M.S. 602–610) Dönemi’nde meydana gelen büyük deprem sonrasında terk edilerek Salbakos’un (Babadağ) kuzey yamaçlarına Denizli-Kaleiçi ve Hisarköy’ün bulunduğu alanlara taşınmıştır.

Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesinden birine sahip olan kent, Erken Bizans Dönemi’nde metropollük seviyesinde dini bir merkez haline gelmiştir. Laodikeia, Hıristiyanlık dünyası için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. yy.’dan itibaren Kutsal Hac Merkezi olma gibi dinsel bir özelliğe sahip olmuştur. Bu nedenle İncil’de adı geçen ve Laodikeia Kilisesi adına vahiy gönderilen bir kentte Laodikeia Kilisesi’nin ortaya çıkarılması, bu kutsallığı bir kat daha artırmaktadır. Kilise, Büyük Constantinus zamanında (M.S. 306-337), Hıristiyanlığın M.S. 313 yılında Milano Fermanı ile serbest olmasıyla birlikte yapılmıştır. Bu yönüyle Hıristiyanlık dünyasının en eski ve en önemli kutsal yapılarından biri olma özelliğini korumaktadır ve bu nedenle yapı bir hac kilisesidir.

Kentin en önemli gelir kaynağı yolların kavşak noktasında olması nedeniyle ticarettir. Bunun başında antik kaynakların da sıkça sözünü ettiği tekstil ticareti gelir. Laodikeia, antik dünyada, fabrikasyon tekstil üretiminde önemli bir yere sahip olmuştur.Kentin ticaret ve tekstil ile ulaştığı zenginlik nedeniyle halkın refah düzeyi yüksekti. Son dönemde yapılan kazı çalışmaları ise kentin diğer önemli ticari gelirinin ise mermer ticareti olduğunu ortaya koymuştur.

Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikeia’nın önemli ve günümüze kadar gelebilen yapıları içinde; Anadolu’nun en büyük stadyumu (ölçüleri 285x70 m.), 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu, tapınakları, Peristylli evleri, Latrina, kiliseleri ve anıtsal caddeleri sayılabilir. Kentin dört tarafını ise nekropol alanları çevirir. Laodikya stadyumunda bölgesel nitelikli sportif yarışmalar ve gladyatör dövüşleri yapılıyordu. Özellikle stadyum yanında yapılan Güney Hamamı kompleksiyle önemli yapılar grubunu oluşturmaktadır.


Kent, birbirini dik açılarla kesen ana caddeler ve ara sokaklardan oluşan, hippodomik (ızgara) planlı olarak düzenlenmiştir. Suriye Caddesi’nin iki yanında yer alan yapılar, 42 m genişliğinde ve 51 m derinliğinde olan insulalara (adalara) göre planlanmıştır. Buna göre sosyal yapılar, dini yapılar, ticari yapılar, yönetim yapıları ve sivil konutlar belli bir sistem içinde yapılmıştır. Ana caddelerin iki yanında portikler ve gerisinde dükkân sıraları bulunur. Cadde ortalarında ise genişliği 1.20 m, yüksekliği 1.85 m’yi bulan ana kanalizasyon sistemleri yer alır.


Unesco Türkiye Milli Komisyonu’nun verdiği bilgiye göre, Kamboçya’nın Phnom Penh şehrinde yapılan 37. Dünya Miras Komitesi toplantısında, Dünya Miras Komitesi’ne aday gösterilen kültür miraslarımızdan “Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi (Ankara-Konya-Aksaray)”, “Sardes Antik Kenti ve Bintepeler Lidya Tümülüsleri (Manisa)” ve  “Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” ile birlikte Laodikeia Antik Kenti’nin de listeye kabulü 21 Haziran 2013 Cuma günü gerçekleşen sabah oturumunda onaylanmıştır.
Laodikya hala ayakta , hala güzel . Ziyaretçilerine keyifle açıyor binlerce yıllık sırlarını... Zarif kentin sokaklarını arşınlarken, her adımda tarihte yol alıyorsunuz : uzun ve heyecanlı bir keşife dönüşüyor kentin yapıları. Keşif bitip de sona geldiğinizde tıpkı çok severek okuduğunu bir Kitabı'n bitişindeki hüzün gibi Son 'un burukluğu kaplıyor içinizi . Ama keşfetmiş olmaktan mutlu... Yüreğinizden bir parçayı Leodikyalı olarak burada bırakıyorsunuz ve kalan keşif aşığı kısmını alıp yeni rotalara , yeni kentlere yelken açıyorsunuz.. Dudağınızda bir gülümsemeyle...



12 Nisan 2015

Travel: Harika Gün Batımlarının Adası : Santorini

Ege Denizinde, Yunanistan'ın  200 km güneydoğusundaki Kiklades Ada Gurubu içinde bir "Hilal " her yıl pek çok çifte nikah törenleri ve balayı tatilleri için harika bir fon oluşturmakta. Neresi mi? Elbette, yaklaşık 70 km2'lik bir alana sahip olan  ve volkanik patlamalar sonucu oluşmuş krater ada, Santorini'den bahsediyorum.

Santorini adası ve etrafındaki adacıkların günümüzdeki jeolojik yapısı bundan yaklaşık 3600 yıl önce meydana gelen volkanik aktiviteler neticesinde oluşmuştur. Minoan patlaması olarak da adlandırılan bu volkanik aktivite sonucunda dönemin en gelişmiş medeniyeti olan Minoan (Girit medeniyeti) ortadan kalkmıştır. Fakat diğer taraftan da bugün adanın en etkileyici özelliği olan Santorini Kriteri oluşmuştur. Santorini Limanı’ndan kalkan botlar ile kraterin ortasındaki adalara gidebilirsiniz ve şifalı olduğu söylenen sularında yüzebilirsiniz.

Santorini adasının bilinen tarihi Minoan'ların adaya yerleşmesiyle başlamaktadır. Santorini'deki Minoan yerleşkesi Akrotiri olarak adlandırılmaktadır. M.Ö. 2. milenyum'da gerçekleşen volkanik patlama, medeniyetin yok olmasına neden olmakla birlikte aynı zamanda dönemden kalan bir çok kalıntı ve sanat eserinin de günümüze kadar korunarak ulaşmasına yol açmıştır.

Bronz çağı döneminden herhangi bir kalıntıya rastlanılmayan adada bu dönemde yerleşimin olmadığı düşünülmektedir. Bronz çağı sonrası Fenikeliler adaya yerleşmiş ve M.Ö. 9. yüzyılda da Dorlar (Dorianlar) adanın ev sahibi olmuştur. Bu dönemde Ada'ya verilen Thira adı halen Yunanlılar tarafından kullanılan isimdir. Helenistik dönemde ise Santorini, Helenik Mısır krallığının önemli bir deniz üssü olmuştur. Sonrasında ise diğer Yunan adalarında olduğu gibi önce Romalılar ve Bizanslılar sonrasında da Latinler adayı işgal etmiştir. İşte bugün halen kullanılan Santorini ismi adaya bu dönemde verilen isim. 1579 yılında Santorini Osmanlı egemenliğine geçmiştir. Londra konferansı neticesinde de 1830 yılında ada Yunanistan'a katılmıştır. 

Ada aynı zamanda deprem kuşağında yer almaktadır. Son büyük deprem 1956 yılında gerçekleşmiş ve bir çok köyün boşalmasına yol açmıştır. Hatta bu depremde yıkılan ada merkezi Fira yeniden inşa edilmiş. Zamanla adanın dünyanın en çok turist çeken adalarından biri olması neticesinde adanın nüfusu giderek artmıştır. Bugün adanın en popüler bölgesi olan Fira harika manzaralı restaurant ve cafelerin, eğlence mekanlarının, hepsi birbirinden sevimli butik otellerin merkezi olmuş. Ve herbirini tek tek gezmek isteyeceğiniz çarşıda ki mağazalar da bir başka cazibe konusu. 

Santorini Adası’nın etkileyici gün batımı manzaraları ve arkeolojik tarihi kalıntıları için, her yıl dünyanın dört bir yanından gelen bir milyona yakın turist ve balayı çifti bu adayı ziyaret etmektedir. 
Adanın mimarı yapısı diğer kiklades adalarıyla benzerlik göstermekte ve genellikle küp şeklinde beyaz renkte evlerden oluşmaktadır. Daracık beyaz sokaklar, mavi kubbe çatılı şapeller, begonvillerle Süslü evler ve arka fonda Ege denizinin mavi derinliği... Santorini gerçekten de fotoğrafçıların mabedi. Gün batımlarıyla ünlü adanın her köşesinde fotoğraf çekmek, gördüğünüz eşsiz manzarayı sonsuza kadar saklamak istiyorsunuz. 

Adanın en uçunda, Fira ya 11 km mesafede yer alan Oia (İa okunur) sanırım en çok fotoğraf Çekilen noktadır. Gün batımında herkes bu kasabada toplanır. Ve arama motorlarında Yunan Adaları yazdığınızda karşılaştığınız pek çok fotoğraf bu kasaba da çekilenlerdir. Eğer fotoğraf çekmekten hoşlanmıyorsanız sanat galerileri ve tasarım butikleri ve günbatımında oturmak için yer bulabilirseniz cafeler Oia da keyifle vakit geçireceğiniz yerler. Konaklama fiyatları adanın diğer bölgelerine göre daha yüksek olsa da burada ki oteller terasları ve manzaralarıyla gerçekten çok cezbedici.

Şarapları ile de ünlü olan Santorini Adası’ndaki pek çok şarap evinde oldukça cüzi bir ücret karşılığında mezeler eşliğinde Santorini  Şaraplarını tadabilirsiniz. Ve hatta adadan ayrılmadan evvel Alınacak en iyi hediyeliklerden bir adaya özgü şaraplardır. Elbette siz Yanınızda gün batımında manzara eşliğinde bu şarabı yudumlarken aldığınız keyfi de hatırlatacak bir tad olarak götürürsünüz şarapları .

Santorini uzak geçmişinde, oluşumuna neden olan acı felaketler barındıran bir ada olsa da bugün huzurun, keyfin ve mutluluğun Adası olmuş. Her yıl Cruise gemileriyle veya adadaki otellerde konaklamak üzere gelen milyonu Aşkın ziyaretçisi adaya Geçim kaynağı olurken mutluluk, Neşe ve keyif hatıralarını beraberlerinde evlerine götürüyorlar. Adanın atmosferi öylesine mutluluk verici ki adım attığınız andan itibaren Santorini ye aşık oluyorsunuz ! Ve adanın yüksek yamaçlarından gün batımını izlerken buraya tekrar gelmek fikriyle giden günü uğurluyorsunuz..