Suriye Caddesinin başında sağ tarafta kalan, evin önünde oturmuş iki yaşlı adam tavlaya benzeyen Oyunları'nı oynuyorlardı. Caddeden geçen insan kalabalığı, bir an için dikkatlerini oyunlarından şehrin akışına çekti. Kilisenin olduğu sokaktan caddeye doğru yaklaşan kalabalığı işaret eden yaşlı adam : Kilise de tören bitmiş ! dedi . Vaktin epey ilerlemiş olduğunda hem fikir olan ikili aceleyle toplanıp şehrin diğer ucunda bulunan Büyük Tiyatroya ulaşmak için Suriye Caddesi boyunca yürümeye başladılar..
Antik dönemde Frigya Bölgesi’nin batı ucunda, günümüzde ise Denizli İlinin 6 km kuzeyinde yer alan Laodikya sokaklarında yürürken ben de, binlerce yıl önce yaşamış o iki yaşlı kafadarın ayak izlerini takip ediyordum . Şehirde değişen pek bişey olmamıştı. Hatta cadde kenarındaki evin önünde,taştan oyun tahtası bile hazır duruyordu 2015 yılının baharında yeni oyuncular bulmak için. Elbette ben de oturup başına bi şansımı denedim oyunu anlayabilmek için...
Lykos Ovası’nın ortasında yer alan Laodikya; kuzeydoğusunda Lykos (Çürüksu), güneydoğusunda Kapros (Başlıçay) ve kuzeybatısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrili yüksek bir platform üzerinde kurulmuştur ve karşı tepede bulunan Hierapolis ile birbirlerini görecek şekilde konumlanmışlardır.
Antik yazar Plinius (NH. V. 105), kentin yerleşim alanının bulunduğu yerde önce Diospolis ve sonra Rhoas adlarını taşıyan bir köyün kurulu olduğunu belirtilir. “Zeus kenti” anlamına gelen bu ilk ad, burada çok eski ve köklü bir kutsal yerin varlığına işaret etmektedir. Zeus daha sonra, Laodikeia'nın önde gelen kurucu ve baş tanrısı olarak saygı görmüştür. Antik kentte bir İsis Rahibesi heykelinin bulunması, burada bir İsis tapınağının da varlığına işaret etmektedir. Kentte yürütülen arkeolojik çalışmalar ve buluntular, Laodikya da Erken Kalkolitik Dönem (Bakır Çağı) M.Ö. 5500’den M.S. 7. yy.’a kadar kesintisiz yerleşimlerin varlığını ortaya koymuştur. Laodikeia, önemli arkeolojik kalıntılara sahiptir.
Hellenistik kent, M.Ö. 3. yy’nin ortalarında Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodikya adına kurulmuştur. Kraliçe Laodikya, Roma İmparatorluk Dönemi’nde bile kentin koruyucu tanrıçası (TYKHE) olarak sevilmiş ve tapınım görmüştür. M.Ö. 190 yılı Magnesia Savaşı ve arkasından M.Ö. 188 yılında yapılan Apameia (Dinar) barışına kadar Seleukos yönetiminde kalan kent, bundan sonra M.Ö. 133 yılına kadar Bergama Krallığı, daha sonra da M.Ö. 129 yılında Roma Cumhuriyeti yönetimi sınırları içine dâhil olmuştur.
Her dönemde depremlerle yıkılan ve tekrar ayağa kaldırılan kent, İmparator Focas (M.S. 602–610) Dönemi’nde meydana gelen büyük deprem sonrasında terk edilerek Salbakos’un (Babadağ) kuzey yamaçlarına Denizli-Kaleiçi ve Hisarköy’ün bulunduğu alanlara taşınmıştır.
Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesinden birine sahip olan kent, Erken Bizans Dönemi’nde metropollük seviyesinde dini bir merkez haline gelmiştir. Laodikeia, Hıristiyanlık dünyası için çok önemlidir. Çünkü kent M.S. 4. yy.’dan itibaren Kutsal Hac Merkezi olma gibi dinsel bir özelliğe sahip olmuştur. Bu nedenle İncil’de adı geçen ve Laodikeia Kilisesi adına vahiy gönderilen bir kentte Laodikeia Kilisesi’nin ortaya çıkarılması, bu kutsallığı bir kat daha artırmaktadır. Kilise, Büyük Constantinus zamanında (M.S. 306-337), Hıristiyanlığın M.S. 313 yılında Milano Fermanı ile serbest olmasıyla birlikte yapılmıştır. Bu yönüyle Hıristiyanlık dünyasının en eski ve en önemli kutsal yapılarından biri olma özelliğini korumaktadır ve bu nedenle yapı bir hac kilisesidir.
Kentin en önemli gelir kaynağı yolların kavşak noktasında olması nedeniyle ticarettir. Bunun başında antik kaynakların da sıkça sözünü ettiği tekstil ticareti gelir. Laodikeia, antik dünyada, fabrikasyon tekstil üretiminde önemli bir yere sahip olmuştur.Kentin ticaret ve tekstil ile ulaştığı zenginlik nedeniyle halkın refah düzeyi yüksekti. Son dönemde yapılan kazı çalışmaları ise kentin diğer önemli ticari gelirinin ise mermer ticareti olduğunu ortaya koymuştur.
Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikeia’nın önemli ve günümüze kadar gelebilen yapıları içinde; Anadolu’nun en büyük stadyumu (ölçüleri 285x70 m.), 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu, tapınakları, Peristylli evleri, Latrina, kiliseleri ve anıtsal caddeleri sayılabilir. Kentin dört tarafını ise nekropol alanları çevirir. Laodikya stadyumunda bölgesel nitelikli sportif yarışmalar ve gladyatör dövüşleri yapılıyordu. Özellikle stadyum yanında yapılan Güney Hamamı kompleksiyle önemli yapılar grubunu oluşturmaktadır.
Kent, birbirini dik açılarla kesen ana caddeler ve ara sokaklardan oluşan, hippodomik (ızgara) planlı olarak düzenlenmiştir. Suriye Caddesi’nin iki yanında yer alan yapılar, 42 m genişliğinde ve 51 m derinliğinde olan insulalara (adalara) göre planlanmıştır. Buna göre sosyal yapılar, dini yapılar, ticari yapılar, yönetim yapıları ve sivil konutlar belli bir sistem içinde yapılmıştır. Ana caddelerin iki yanında portikler ve gerisinde dükkân sıraları bulunur. Cadde ortalarında ise genişliği 1.20 m, yüksekliği 1.85 m’yi bulan ana kanalizasyon sistemleri yer alır.
Unesco Türkiye Milli Komisyonu’nun verdiği bilgiye göre, Kamboçya’nın Phnom Penh şehrinde yapılan 37. Dünya Miras Komitesi toplantısında, Dünya Miras Komitesi’ne aday gösterilen kültür miraslarımızdan “Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi (Ankara-Konya-Aksaray)”, “Sardes Antik Kenti ve Bintepeler Lidya Tümülüsleri (Manisa)” ve “Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” ile birlikte Laodikeia Antik Kenti’nin de listeye kabulü 21 Haziran 2013 Cuma günü gerçekleşen sabah oturumunda onaylanmıştır.

Laodikya hala ayakta , hala güzel . Ziyaretçilerine keyifle açıyor binlerce yıllık sırlarını... Zarif kentin sokaklarını arşınlarken, her adımda tarihte yol alıyorsunuz : uzun ve heyecanlı bir keşife dönüşüyor kentin yapıları. Keşif bitip de sona geldiğinizde tıpkı çok severek okuduğunu bir Kitabı'n bitişindeki hüzün gibi Son 'un burukluğu kaplıyor içinizi . Ama keşfetmiş olmaktan mutlu... Yüreğinizden bir parçayı Leodikyalı olarak burada bırakıyorsunuz ve kalan keşif aşığı kısmını alıp yeni rotalara , yeni kentlere yelken açıyorsunuz.. Dudağınızda bir gülümsemeyle...