La Rambla'da çiçekçilerle sokak ressamlarının arasında kalan kafede oturmuş sangria mı yudumlarken etrafımda akan kalabalığı izliyordum. Akşam üstü hafifleyen sıcak ,Katalan bölgesinin başkentinin güzelliklerini keşfetmek için ziyaretçilere fırsat tanıyordu. Dünyanın dört bir tarafından gelen gezginler, şehrin turist mıknatısı olan La Rambla caddesinde kâh tapas barlarda oturup lezzetli atıştırmalıkların keyfini çıkartıyor, kâh cadde boyunca yer alan hediye dükkanları ve mağazalarda tempolu bir alışveriş maratonuna katılıyordu. Diğer bir kısım gezgin ise sokak sanatçılarının performanslarına ilgi gösteriyordu...
Bir tarafı Plaça Catalunya, bir tarafı Colomb Heykeli’ninbulunduğu meydana yani limana açılan La Rambla şehrin kalbi ve üzerinde gezilecek pek çok noktayı barındırıyor. Caddenin orta kısımlarında kalan La Boqueria, birbirinden taze meyve, sebzeleri ve tapasçıları bulabileceğiniz kapalı bir pazar yeri. Bu hareketli ve kalabalık pazar fotoğraf tutkunlarına çok renkli kareler oluşturuyor .
Avrupa’nın en güzel opera binalarından sayılan Grand Teatre del Liceu de burada yer alır. 1994 yılında trajik bir şekilde yanan Liceu'nun oditoryum ve sahne kısmı zarar görmüştür. Yenilenen opera binası 2000’de açılmış ve ön yüzü ile diğer kısımlarında orijinalliğin korunmasına önem verilmiştir.
Barselona sanatla, mimari eserlerle iç içe bir şehir . Sokaklar ve binalar her köşesini fotoğraflamak arzusu uyandırıyor içinizde. Kocaman ağaçların yol boyunca şık ve estetik binalara eşlik ettiği sokaklarda başınız havaya dönük ,binaları seyrederken buluyorsunuz kendinizi . Ve elbette Barselona ve mimarlık deyince doğal olarak Gaudi' nin eşsiz eserleri geliyor gündeme :
İspanya’da Art Nouveau akımının öncüsü olan ünlü Katalan mimar,adları Barselona ile beraber anılan mimari yapıların yaratıcısıdır. En ünlü eseri ise hayatını adadığı, yapımı halen süren La Sagrada Familia bazilikasıdır. Gaudí 1883’de daha önce başlamış katedral projesinin başına geçti ve 1926 yılında geçirdiği trafik kazası neticesinde hayatını kaybedene kadar bu projeye emek verdi. Gaudi, tüm mimari bilgisini karmaşık semboller sistemi ve inancın gizemlerine ilişkin görsel açıklamalarla birleştirerek bir 20. yüzyıl katedrali yaratmayı arzuluyordu.
Casa Mila (La Pedrara), Sagrada Familia Kilisesi’nden sonra Gaudi’nin Barselona’daki en ünlü ikinci binasıdır. 100 metre kareden fazla alan kaplayan Casa Mila’da iki tane avlu bulunur. Böylece binanın her bölümü güneş ışığından faydalanır. Tamamen doğal taşlardan inşa edilmiştir ve bu nedenle tasarım renkten yoksundur. Tüm binadaki en ilgi çekici yer sürrealist tarzda yapılmış birçok farklı bacanın yer aldığı çatışır. Küçük heykellere benzeyen bu bacalar tek tek ya da grup olarak tasarlanmışlardır.
Casa Batllo da tıpkı Casa Mila gibi Passeig de Gracia’da yer almaktadır. Yerel adı “Casa del Ossos” ( kemikler evi) olan Casa Batllo' nun balkonlarında kemik görünümlü sütunlar vardır ve üst katları kafatası görünümlü parçalar içerir. Yapının çatısı da mimari açıdan entersan bir tasarımdır. Bir sürüngen görünümünde olan çatı, kimilerine göre bir dragonu kimilerine göreyse bir dinozoru temsil etmektedir. binanın ön yüzündeki iskelet ve kafatası figürleri de bu dinozor ya da dragonun kurbanları olarak görülür.
Bir dahi olarak kabul edilen Gaudí’nin eserlerinin sekiz tanesi UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. Park Güell, Palau Güell ve Casa Milà 1984’te, La Sagrada Familia’nın “İsa’nın Doğuşu” cephesi ile yeraltı türbesi, Casa Vicens, Casa Battlo ve Colonia Güell Türbesi 2005’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir.
Barselona bölgesinin yetiştirdiği diğer ünlü sanatçılar ise Dali, Miró ve Picasso' dur:
Sanatın izini takip eden gezginler bir modern sanat müzesi olan Fundació de Joan Miró (Joan Miró Foundation)'da Miro’nun 217 resmi, 179 heykel çalışması ve 8.000 den fazla çiziminimutlaka görmelidir. Müzede Miro’nun çalışmalarının yanı sıra modern sanatçıların eserlerinden bir koleksiyon görmek de mümkündür.
Museo Picasso de Barcelona yani Picasso Müzesi , gerek sanat gerekse binasının mimarisi için ziyaret etmeye değer bir müzedir. Picasso’nun 3.500’den fazla çalışmasını görebileceğiniz Picasso Müzesi sanatçının en değerli koleksiyonunun sergilendiği yerdir. Müze, La Ribera, Montcada Sokağında bulunmaktadır.
Barselona'ya bir saat mesafede Figueres'de Dali doğduğu kasabada adını taşıyan ve kendi tasarımı olan müzesiyle karşılar sizi . Hem içindeki eserler hem de binanın kendisiyle Dali Müzesi gerçekten unutamayacağınız bir deneyim yaratır sizlere . Müze'den ayrılırken Dali'nin özgün eserlerindeki yaratıcılık seviyesinin üzerinizdeki etkisi olarak hayal dünyanızın sınırlarını tekrar sorgulamaya başlarsınız.
Sanat ve tasarımın iç içe olduğu bu estetik şehirde bir başka çekim noktası da hala ortaçağ döneminin dar sokaklarını ve taş tarihi binalarını barındıran eski şehir olarak bilinen Barri Goticve El Born bölgesidir .Buranın tarihi dokusu ve karakteristik mağaza ,kafe ve sanat galerileri Barselona' yı güzel ve hep gidilesi şehir olarak hafızama kaydeden nedenlerdendir. Barselona bölgesi ile alakalı herbiri ince tasarım ürünü olan hediyelik eşyalara, İspanyol tasarımcıların koleksiyonlarına, çağdaş dönem sanatçıların resim ve heykellerine burada sıkça rastlarsınız. Bu arada yorulduğunuzda dinleneceğiniz ve İspanyol mutfağının tadını çıkaracağınız kafe, tapas, bar ve restaurantlar da hatırı sayılır sayıdadır. Akşam değişik müzik türlerinde eğlence alternatifleri sunan eğlence mekanları da burada yer alır.
Ünlü markaların yer aldığı Passeig de Gracia ve İspanyanın en büyük alışveriş mağaza zinciri olan El Cortese İngles' in yer aldığı Plaça Catalunya da alışveriş turlarınız için ideal bölgelerdir. Artık boğa güreşlerini yasaklayan Barselona eskiden güreşlerin yapıldığı şehir arenasını mimari açıdan değişik bir projeyle alışveriş merkezine çevirmiştir. En üst katında panoramik seyir terasları olan Arena diğer bir alışveriş bölgesi olarak ön plana çıkmaya başlamıştır.
Barselona’nın çekiciliği her gezi şekline cevap vermesi. Eğer bavulu yaparken mayoları da eklediyseniz buyurun şehirmerkezinden on dakika uzaklıkta size bekleyen plajlara! La Barceloneta sahil kesiminde bulunan plajlardan birinde güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Plajların kimisi (mesela Mar Bella) çıplaklığı destekliyor. Bu yüzden seçiminizi yaparken daha sakin (örneğin Llevant) kumsalları tercih etmek isteyebilirsiniz. Eğer akşama da bu bölgede kalırsanız Barselonanın en hareketli gece klüplerinde sabah 6 ya kadar eğlenebilirsiniz .
Deniz kıyısında kalmak hoşunuza gittiyse Kolomb Meydanı'ndan hemen yürüyerek ulaşacağınız ve Barselona Limanı’nın bir parçası olan Port Vell de ilginizi çeker. 1992 Barselona Olimpiyatları öncesinde yenileme çalışmaları kapsamında inşa edilen liman her yıl 16 milyon kişi tarafından ziyaret edilir. Limanda Maremagnum isimli bir alışveriş merkezi bulunmaktadır. Bu merkezde mağazalar, sinema, barlar ve restoranlar vardır. Ayrıca Avrupa’nın en büyük akvaryumu da Port Vell’de ziyaret edilmesi gereken noktalardandır.. Rambla de Mar isimli bir yaya yolu La Rambla’yı liamana bağlar. Gemilerin limana girmesi için açılır kapanır bir köprü bulunmaktadır. Amerikan sanatçı Roy Lichtenstein’in Moll de la Fusta isimli heykeli limana bir sanat dokunuşu kazandırmaktadır. Buradaki bir başka ziyaret noktası ise Barselona’nın en ilginç müzelerinden olan Museu d’Historia de Catalunya’dır.
Barselona herkes için değişik anlamlar, süprizler, tadlar, renkler barındıran zengin bir şehir ... Herkesin ruhunun izlerini takip ettiği bu Akdeniz kenti, bende en çok sanat , tasarım ve gastronomi hazineleriyle yer etti . Benim Barselonam sanatın renklerini, İspanyol lezzetlerini taşıdı en çok . ..
Önümüz Bayram tatili, kim bilir belki siz de bu tatilde kendi Barselona tarifinizin peşine düşersiniz ve size ait Barselona'nızı anlatırsınız...
Yapmadan dönmeyin:
La Rambla'da performans sanatçılarını izlemeden
Gaudinin eserlerini görmeden
Tapas ve paella yemeden, sangria içmeden
W Hotel teras barından gece Barselona'yı görmeden
Barri Gotic'in dar sokaklarında dolaşıp, tasarım ürünlerini incelemeden
Art Hotel Restaurant'ı Arola da Ferrán Adrià ekolünden yetişen Sergi Arola'nın yemeklerinin tadına bakmadan
Montjuïc tepesinden panoramik foto çekmeden
La Barceloneta da denize girmeden
Dali, Picasso ve Miró müzelerinden hiç değilse bir tanesini gezmeden
Sakın dönmeyin