Eşek Kulaklı Kral Midas:
Müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı Apollon ve Kır Tanrısı Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas yargıçlardan biri olarak seçilmişti. Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon'un gümüşten lir'i her çalgıdan üstünmüş. Apollon; çalmaya başladığında Musalar bile durup onu dinlermiş. Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon'a vermiş. Ama Midas oyunu yarışma sonunda Pan'a yönelik kullanınca Tanrı Apollon çok kızmış ve "güzel müziği ayırt edemeyen kulak insan kulağı olamaz , sana eşek kulağı yakışır" diyerek Midas'ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüş. Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde saklamış. Saklamış ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını görerek kralın sırrını öğrenmiş. Ancak sır bu insan ağzına sığar mı? Berber sancılar geçirip, dayanılmaz ıstıraplar yaşadıktan sonra sırrını bir kuyuya söylemeye karar vermiş. Kuyuya eğilmiş ve Midas'ın kulakları eşek kulakları diye bağırmış. Sırrı kuyudaki su sazlara, sazlarsa rüzgarda salına salına bütün etrafa yayılmış. Böylece bütün ülke Midas'ın sırrını kısa zamanda öğrenmiş. Daha sonra halk Midas hakkında gölge oyunları oynamaya başlamış. Midas artık bıkkınlıkla kulaklarını kestirmeye karar vermiş ve kulaklarını kestirmiş. Kulakları kesilen Midas'ın sonradan kulakları sarmaşık kadar tekrar uzamış. Herkes onunla "eşek kulaklı Midas" diye dalga geçmeye başlamış. Kral Midas Tanrıya yalvarmaya başlamış, "Tanrım benim bu kulaklarımı düzelt ama bütün servetimi elimden al" demiş. Tanrı onu bağışlamış ve Midas kulaklarını geri almış. Ama kimse görmeden canını da alıp, mezara gömmüş.
İlkbahar taklidi yapan serin bir Temmuz pazarında yollara düştüm ve Ankara'dan 94 km uzaklıktaki Polatlı ilçesinin kuzey Batısında kalan Yassıhöyük te efsanelerin peşine düştüm . Burası antik Dünya'daki ismiyle Gordion; Friglerin başkentidir. Ama açığa çıkarılan çanak çömlek ve mimarlık kalıntıları, kentin Eski Tunç Çağı’nda itibaren yerleşime sahne olduğunu gösterir. Sonraki tabakalarda Asur Koloni Çağı, Eski Hitit Krallığı ve Hitit İmparatorluğu dönemlerine ait buluntular da ele geçti. Tüm Anadolu yerleşmelerinde olduğu gibi Gordion da İÖ 1200-800 arasını Karanlık Çağ içinde yaşadı. İÖ 800′ lerde ilk kez Friglerin yerleştiği kent, güçlü surlarla çevrelendi. İÖ 725-675 arasında en güçlü dönemini, söylencelerde adı geçen Frig Kralı Midas döneminde yaşayan kent, Kimmerlerce yıkıma uğratıldı. Lidya ve Pers egemenliği altında, yerel beylerin yönetiminde yaşadı. Büyük İskender dönemiyle, Hellenistik dönemde önemini giderek yitirdi. İÖ 2. yüzyıl başlarında Galatların yöreye yaptıkları akınlara kadar küçük bir yerleşme olarak varlığını sürdürdü. Roma ve Bizans dönemlerinde de aynı durumunu korudu, daha sonraki dönemlerde terk edildi. İlk kez 1901’de, daha sonra 1949’da başlayan kazılar günümüzde de sürmektedir. Kazılar sonucunda, kent kapısı, saray kalıntısı, evler ve tümülüsler açığa çıkarıldı. Buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Gordion Müzesi’nde sergilenmektedir.
Tesbit edilen 80-90 kadar tümülüs vardır ancak sekiz tanesi üzerinde çalışma yapılmıştır . Midas tümülüsü olarak anılan 53 m. yüksekliğinde ve 300 m. çapında olanı elbette en görkemlileridir ve Yassıhöyük'e vardığınızda sizi ilk karşılayan bu heybetli Höyük olur. Anadolu’daki tümülüsler arasında ikinci en yükseği olan Kral Midas’ın Tümülüsü’nün kazısı 1957’de gerçekleştirilmiş. Türk mühendisler ve Zonguldaklı maden işçileri tarafından yapılan 82 metrelik tünel üç yılda tamamlanmış ve iç ölçüleri 5.15 x 6.20 metre olan ahşap mezar odasına ulaşılmış. Dıştan ayrıca tüf taşından yapılmış duvarların çevrelediği ve zamana dayanıklı ardıç ve sedir tomruklarının birbirleri üzerine bindirilmeleriyle oluşturulan mezar odası ziyarete açık ve çok etkileyici. Mezar odasının bir maketi Gordion Müzesi’nde, mezardan çıkarılan Kral Midas’ın kafatası ile burada bulunan tunç yemek takımları ve fibulalar (Friglerin giysilerini tutturdukları çengelli iğneler) Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.
Tümülüsle karşı karşıya olan Gordion Müzesi Türkiye’nin önemli müzelerinden birisidir. Başta Gordion kazılarından olmak üzere, Polatlı ilçesi civarından derlenen eserlerden kronolojik bir sergileme sunan müze, 2000 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi yarışmasında finale kalmıştır. Bahçesinde sergilenen mozaikler bilinen en eski tarihli çakıl mozaik uygulamalarıdır.
Gordion sokaklarında karşılaştığım bir başka efsane ise Büyük İskender'e kadar uzanıyordu:
Yeni bir lider arayışında olan Friglere bir kahin tarafından, şehre öküz arabası ile giren ilk adamı kral ilan etmeleri söylenir. Bu kişi kağnısıyla kente giren yoksul bir köylü, Midas'ın babası, Gordios olur. Gordios, kral ilan edildikten sonra öküz arabasını Frig tanrısı Sabazios (Yunanlar Zeus olarak adlandırır) için tapınağa adar. Araba kızılcık dallarından bir düğümle tapınağa bağlanmıştır ve bu düğümü çözecek kişinin Asya'nın hakimi olacağı söylentisi ile ünlenir.
Büyük İskender, Gordion'a geldiğinde (MÖ 334) düğümü çözmeye çalışır ama başaramaz. Sabrı tükenince öfkeyle kılıcını çekip düğümü keser. İskender, gerçekten de Pers İmparatorluğu'nun fatihi ve Asya'nın hakimi olma yolundadır. Ancak 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölümü bilgelerce İskender'in Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsızca davranmasının cezası olarak yorumlanır.
Gordion da kazılar hala devam ediyor , yazıtlarda adı geçen bu araba halen aranmakta ve arkeologlar umutlarını yitirmediler..
Tarih içinde yıpranmış, yıkılmış, unutulmuş efsaneler kenti Gordion sokaklarında dolaşırken gördüklerimden değil ama Şehire dair okuduklarımdan etkilendim bu gezimde. Sokaklarda dolaşan rüzgar sanki geçmişin hikayelerini, yaşanmışlıklarını fısıldadı kulaklarımıza.. Ve Aklımızda , yüreğimizde yer etti Gordionla en ünlü Kral'ı Midas ..
Gün sonunda Gordion'u terk ederken bende kalan efsanelerinden bir tanesi de, bu yazımın ardından siz de kalsın ve ziyaretine uğrayın Gordion'lu Midasın...
Dokunduğunu Altına Çeviren Kral Midas
"Şarap tanrısı Dionisos'un (Bacchus) yoldaşı Satiros, Frigya'yı gezerken Midas'ın gül bahçesinde uyuyakalmış. Satiros'u bulup, on gün on gece sarayında ağırlayan Midas'ın konukseverliğinden etkilenen Dionisos, kralın bir dileğini gerçekleştireceğini söylemiş. Kral Midas da her dokunduğunun altına dönüşmesini ve böylece daha zengin olmayı istemiş. Ancak yemek için dokunduğu yiyecekler, içecekler ve ünlü gül bahçesi bile altına dönüşünce, kral Dionisos'dan bu uğursuz gücü geri almasını istemiş. Midas'ın durumuna acıyan tanrı Dionisos krala Paktalos Irmağı'nda yıkanmasını söylemiş. Bu ırmakta yıkanan Midas, her tuttuğunun altına dönüşmesinden kurtulmuş. Ve o günden bugüne bu ırmakta bulunan altın parçacıkları bu efsaneye bağlanmıştır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder