Hindistan seyahatimin son ziyaret Noktası Varanasi' ye ulaştığımızda akşam olmak üzereydi. Hızlı bir şekilde kalacağımız otele uğrayıp eşyalarımızı bıraktıktan sonra Ganj Kıyısında ufak bir tekne gezintisi ve Ganga Aarti denilen dinsel ayini izlemek için üzere, otelimizin önünde bekleyen rikşa denilen bisiklet taksilere bindik. Bir süredir Hindistan'da çeşitli şehirlerde ve her türlü taşıt aracıyla seyahat ettiğimi düşünerek artık buranın kalabalık, renk ve dokusuna alıştığımı geçirdim aklımdan, ve bisikletin arka koltuğunda Varanasinin Ganja açılan dar sokaklarına daldık... Etrafımda akan renk, kalabalık, ses ve kokular tüm duyularıma taaruza geçti. Sanırım Hindistan'ın alışık olmayan biri üzerindeki en büyük etkisi bu. Tüm duyularınız aynı anda aşırı bir tetiklemeye maruz kalıyor. Bir yandan herşeyi algılamaya ve hafızama kaydetmeye uğraşırken diğer taraftan da ölüme adanmış bu şehrin barındırdığı hareket ve renkle ne kadar ölüme tezat bir karmaşanın içinde olduğunu düşünüyordum... Varanasi hafızama bu çelişkisiyle yer etmiş
Varanasi, ya da diğer adıyla Benares, Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde Ganj Nehrinin yanında yer alır ve binlerce yıldır burada ibadet etmek için ülkenin her yanından gelenleri misafir eder.
Varanasi, Tanrı Şiva'nın (Varanasi’nin koruyucu tanrısı) şehri olarak bilinir; Hinduizm’in en kutsal yerlerinden biridir. Birçok inanan, aynı zamanda geleneksel Hindu kültür ve bilim merkezi olan bu şehre 2.500 yıldan bu yana hac için gelir.Varanasi, dindar Hinduların özellikle tercih ettikleri yerdir. Burada ölmeyi ve öldükten sonra yakılıp küllerinin oraya atılmasını isterler. Bu sebeple şehir burada ölmek üzere gelen çok sayıda yaşlı ve hasta dindar kişiye de geçici süre ev olur.
Her akşam 18:30 da Yılın 365 günü “Dasaswamedh Gath”‘da düzenlenen ve tüm Varanasi halkının katıldığı bir ritüel, Ganga Aarti töreni.. Ganj Ana’ya olan minnetlerini sunmak için herkesin her akşam aynı yerde toplanarak düzenlediği bu tören bir saate yakın sürmekte ve herkes hep birlikte ilahileri söyleyerek, el çırparak, tütsü dumanları arasında, safran rengi giysileri içinde danslarını gerçekleştiren Pundit ( Hindu Rahip) Topluluğu'nu izliyor . Tören sonunda da binlerce mum suya bırakılıyor. Biz de dilek mumlarımızı suya bırakarak Ganj'ın ışıltılı gece giysisine bir tutam da biz ekledik .
Gecenin Karanlığı Ganj ve Varanasi üzerinde hakimiyet kurarken , yaklaşık 10 kişi alan, tek kişi tarafından kürek çekerek ilerletilen, ufak kayıklara binerek kıyı boyunca bir ufak tur attık. Ganj nehri, yılın her döneminde yükselip alçalır. Buna önlem için nehre doğru inen basamaklar yapılmıştır. Bunlara Ghat’lar denir. Ghat'lar boyunca ilerlerken bazı kısımlardan alevler yükseldiğini gördük. Rehberimiz bunun ölü yakma törenleri olduğunu açıkladı. Ganj Kıyısındaki Ghat’lardan bazıları ölüleri yakmak için kullanılır. Daha sonra küller nehre atılır. Varanasi’de ölmek ve yakılmak ruhun yeniden dünyaya gelmesine engel olmak demektir, ruh reenkarnasyon çemberinden azad olur. Basamaklara biraz daha yaklaştığımızda gerçekten de alevler içindeki bedenin silüetini ve törene katılan akraba ve yakınların söyledikleri ilahileri seçer olduk. Havada cesetlerin üzerinde yakıldığı sandal ağacının kokusundan kaynaklanan tuhaf bir koku vardı. Ne iyi ne kötü olarak sınıflandıramıyacağım bu koku daha sonra Varanasi ye has bir koku olarak yer etti hafızamda. Cenazenin huzurunu ve kutsallığını zedelemeyecek kadar kıyıya yanaşıp bir süre bu ilginç törene şahit olup, fotoğraflarını çekip sessizce geldiğimiz kıyı noktasına doğru döndük.
Kıyı boyunca çeşitli ghatlarda yanan ateşler gördük . Bu ghatlarda ölü yakma törenleri neredeyse kesintisiz 24 saat devam etmektedir. Hindistan’ın hemen hemen her bölgesinden getirilen ölüler için uzun kuyruklar oluşmakta ve bir ölünün yakılması ve sonrasındaki temizlik işlemleri 3 saat kadar zaman almaktadır. Yakma işleminden sonra yarım kova kadar kül kalır ve bu küllerde Ganj nehrinin akan sularına bırakılarak bedenden ayrılmış ruhun ruhlar aleminde bağımsız kalması sağlanmış olur.Ölü yakma ritüellerinde ölen kişinin en büyük oğlu tüm organizasyonu üstleniyor. Oğul yoksa en yakın akrabanın erkek olanı bu görevi üstleniyor. Kadınlar ölü yakma törenlerini arka kısımlardan izleyerek yetiniyorlar. Görevli olan kişi, kemikler, çiçekler, inek pislikleri arasında ölüyü yakma töreni işlemi için hazırlıyor. Odunu üzerine yerleştirilen samanlara ve oduna daha iyi yanması için Ghee adı verilen sızma yağ sürülüyor, ayrıca kötü kokmaması için çeşitli baharatlar, pudra ve sandal ağacı tozu serpiliyor. Bir de ölünün ağzına pirinç taneleri yerleştiriliyor. Sonunda da Ganj suyundan ağzına son kez su damlatarak hazır hale getiriyor. Odunları tutuşturması için yakılan kutsal ateşi ölünün bedeninin yattığı odunlara dokundurur ve ayin başlar. Ateşin yanması ile ölünün yakınları ilahiler söylemeye başlar ve Puja yapılır.
Nehir boyunca, Hinduların kutsal banyolarını yaptıkları Ghat’lar da vardır Ganj Nehri’nde yıkanmak günahlardan arınmak anlamına gelmektedir. Bu sebeple sabah gün doğarken binlerce inançlı Hindu bu basamaklara gelerek kutsal arınma banyolarını yapar. Elbette ertesi sabah bu renkli törene şahit olmak için gün doğuşunda biz de Ganj ' da yine bir kayığın içindeydik. Varanasi muazzam fotojenik bir şehir . Ve buraya dair en canlı ve renkli görüntüler herhalde bu sabah yıkanma ayinleri esnasında yakalanıyor. Her yaştan binlerce insan , binlerce renkle kendi kişisel ritüelini yapmak üzere buluşuyor Ganj ın gri sularıyla.. Dua eden binlerce insanın yanında ortalıktaki kemikleri çekiştiren köpekler, su içmeye gelen inekler, domuzlar, çamaşırhanelerin iş başındaki işçileri , tüm bunları fotoğraflamaya çalışan benim gibi gezginler, meditasyona girmiş heykel gibi duran Sadular, seyyar satıcılar, 24 saat devam eden ölü yakma törenleri... Hepsi tek tek kendi koşuşturmasında ve hepsi bir arada...
Tüm bu renk ve hareket cümbüşünün yanında Ganj a gündüz gözüyle bakıyorum. Tek bir şey görüyorum: Gri .. Ganj Varanasi nin renkliliğini vurgulamak, ona mütevazi bir fon oluşturmak ister gibi , göz alabildiğine geniş bir gri ... Tam da gece yaşadığımız görüntüsünden, üzerinde binlerce dilek mumu yüzen ışıl ışıl giysisinden ne kadar farklı diye düşünürken arka fonda rehberimizin uyarı mahiyetindeki açıklamasını duyuyorum: "7 yaşından küçük çocuklar, hamileler ve cüzzam hastalığından ölenler yakılmaz , direk Ganj'ın sularına bırakılır. Bu nedenle suyun içinde cesetlere rastlayabilirsiniz bu görüntüye hazırlıklı olun !" Ne Çelişki diye düşünüyorum yine : sabahları buraya yaşamı kutsamaya, arınmaya gelen binlerce insan içinde ölümün yüzdüğü bu nehrin sularında yıkanıyor..
Sabah ki kayık gezimizin son durağı olan ghata varıyoruz. Basamaklara adım attığımda tek fark ettiğim şey küller... Ölü yakma ghatlarından birine çıkmışız. Etrafta hala Ateşler var. Küllerin üzerinden yürüyoruz.. Tuhaf bir his diye geçiriyorum içimden... Hiç ölümü mu kadar yaşamın parçası olarak hissetmemiştim...Hemen ardından yapımında 800 kg altın kullanıldığı için Golden Temple (Altın Tapınak )olarak bilinen Varanasi nin en büyük tapınağına , bu yaşlı şehrin kalbine doğru yaklaşık bir saat süren yürüyüş yolculuğuna başlıyoruz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder