8 Haziran 2017

Life: Benimle Oynar Mısın ?




Su olsam, ateş olsam 

Göklerdeki güneş olsam 

Konuşmasam taş olsam 

Yine de oynar mısın benimle 


Susulsam kusur olsam 

Ağızdaki küfür olsam 


Doğuştan esir olsam 

Yine de oynar mısın benimle 


Sayılmasam kaç olsam 

Toprakdaki güç olsam 

Aptal gibi suç olsam 

Yine de oynar mısın benimle 


Benimle oynar mısın 

Benimle oynar mısın


Geçen akşam kızlarla buluştuk. Epeydir bir araya gelemediğimiz için paylaşacağımız, konuşacağımız pek çok mevzu ve hadisenin birikmişliğiyle koşa koşa birbirimize aktığımız heyecanlı, neşeli kız buluşmalarından biriydi. Kah güzel anıların, kah kızgınlıkların anlatıldığı, paylaşıldığı ziyadesiyle hafiflenip ferahlandığı birkaç saat, biraz martini ve bolca şarap sonrasında arkadaşlarımdan biri çok sade ama bir o kadar da vurucu bir yorum yaptı:


" Ben , hayatımda benle beraber yürüyecek, hayatı paylaşacak biri'ni, oyun arkadaşı olacak biri'ni istiyorum . Neden bu kadar basit bir şeyi anlayıp, yaşayacak bir adam  yok ki etrafta ? " dedi ...


Gerçekten de ilişkilerimizi bir çocuk misali, oyun arkadaşı olmak gibi, saf ve doğal bir şekilde yaşamaktan ne zaman vazgeçmiştik ? Hangi ara aşk ve evlilik ilişkileri bu kadar karmaşık, finansal açıdan stratejik planlamalara dönüşmüştü? Ya da Teoman şarkılarındaki gibi " birlikte ama yalnız " sendromu niye uzun soluklu ilişkilerin tarifi olmuştu? Ve hangi ara biz kadınlar ve erkekler birbirimizin oyun arkadaşı olmaktan vazgeçmiş, yalnız ve mutsuz yetişkinler olmuştuk ? 


Aslında tüm bu sorular ve bizim bulamadığımız cevapları  pek çoğumuzun hayatın da eksik kalan kısımlar. Farklılıklarımız sadece muhtelif derecelerde bu eksikliği hissediyor oluşumuz. Oysa insan olarak en büyük ihtiyacımız sevmek, güvenmek ve paylaşmak.. Tıpkı iki küçük çocuğun oyun oynarken hesapsızca oyunun neşesini paylaşması gibi...


Sevgi ve ilişki en sade haliyle paylaşıldığında, eller güvenle ve hesapsızca birbirine uzatıldığında, dünya güzel ve yaşanır bir yer oluyor. Formül bu kadar basit ve aslında doğamızda kayıtlı... 


Ama biz yine de durumu karmaşık hale getirip birbirimizi aldatmayı, kırmayı, kandırmayı, kaçmayı, kovalamayı stratejiler kurmayı tercih ediyoruz. Korkularımızın yönettiği şahane replikler ve mizansenler yaratıp, oynayıp adın da aşk diyoruz. Daha da enteresanı bir de tüm bu oynadığımız  dramların  gerçek olduğunu sanıyoruz. Oyunlardan ve maskelerden yorgun düşene kadar , EGO'larımıza hitap eden oyuncaklarla avutuyoruz kendimizi . Kalplerimizde açılan kocaman kara delikleri doldurmak için, türlü türlü formüller deniyoruz. Kariyer, ev, araba, eğlence hayatı, estetik ameliyatlar, seyahatler, alışveriş, egzersiz..... Listeler uzayıp gidiyor...Deniyoruz da deniyoruz... Sevgiye duyulan özlemin açtığı boşluğu, doldurmaya uğraşıyoruz..


Sonuc ?


Bu kadar yoruluyoruz, kırılıyoruz, yaralanıyoruz, mutsuz oluyoruz, eksik hissediyoruz  ama maskelerimiz olmadan en yalın ve içten halimizle bir ufak soruyu sormaya cesaret edemiyoruz....


Benimle oynar mısın?


❤️

Peki Ya Sen?


Benimle oynar mısın?...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder