Hayaletler Kenti : Kayaköy
Sıcağın Ege’yi ele geçirmeye başladığı bir yaz günü düştüm Karaköy’ün peşine. Mimari yapısı, dar sokakları, kiliseleri ve doğasıyla etkileyici bir atmosferi olan bu eski Rum köyünü ziyaret etmemi , iyi bir gezgin olan annem tavsiye etmişti. Bir zamanlar bölgenin zengin yerleşkelerinden olan, biri diğerinin ışığına gölge etmeden bir yamaca sıralanmış taş evlerin hüzünlü hikayesi beni etkilemiş gidip ben de bu ıssız kentin yalnızlığına bir nebze olsun dokunmak istemiştim.
Fethiye’den Ölüdeniz’e giderken, Hisarönü tatil beldesine geldiğinizde Karymlassos tabelâlarını izlediğinizde yaklaşık beş kilometre sonra karşınıza çıkıyor Kayaköy. Türkiye'mizde ki diğer tarihi ve turistik rotalarda da olduğu gibi yönlendirme ve bilgilendirme sistemi burası için de maalesef zayıf. Bu sebeple girişi kaçırmanız çok kolay. Müze kartın geçerli olduğu ama Karaköy'e ait hiçbir broşür ve bilgilendirmenin olmadığı gişeden geçtikten sonra yöresel el sanatlarını üretip satan modern Kayaköylülerin tezgahlarının arasından geçip, zamanın ve tarihin basamaklarında geriye doğru yolculuğa başlıyorsunuz taş sokaklarda.
Yörenin ilginç tarihsel dokusunu oluşturan 350-400 taş bina, dev bir amfi tiyatro gibi biri diğerinin açısını ve manzarasını kesmeden yamaca yerleşmiş Kaya Çukuru Ovasına hakim konumda. Her biri yaklaşık 50 m² büyüklüğündeki evler, genellikle alt katları kiler olarak kullanılan, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlarına sahip ikişer katlı yapılar . Bu evlerin arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası da ziyaret edilebilen noktalar. Gezi rotası yokuş ve taş sokaklar spor ayakkabısı gibi yürüyüşte konforlu bir ayakkabı gerektiriyor. Ayrıca çıkarken yanınıza su almanızı da mutlaka öneririm.
Kayaköy antik Karmilassos kenti üzerinde kurulmuş ama kentin geçmişi MÖ 3000'lere kadar gidiyor. Kentteki antik dönem kalıntılarından MÖ IV. yüzyıla tarihlenen lahit ve kaya mezarları günümüze ulaşmış durumda ve ziyarete açık.
Eski adı Levissi olan şimdilerin Karaköy'ünde Rumlar ve Türkler uzun yıllar bir arada yaşamış. Kayaköy çukur ve yamaç arazide iki tip yerleşime sahipmiş. Yamaçta Rumlar oturup daha çok yerleşik düzene ait izler bırakmışlar. Çukur arazide ise yoğunlaşan Türkler daha çok tarımla uğraşırlarmış. Bu nedenle de tepedeki Rum evleri, geçmişin izlerini saklıyor.Yüzyıllar boyu süren beraberlik bölgeye barış ve zenginlik katmış. 25 bine yaklaşan nüfusuyla; eczanesi, doktorları, okulları, civarda nam salmış üzüm bağları ve zeytinciliği ile anılan köy bölgenin barış ve zenginlik içindeki yerleşim bölgesi olmuş.
Yunanlıların Batı Anadolu'daki işgalinde bile araları bozulmamış "Kaya"lıların. Yunanlıların yenilgisini, bölgeyi terk edişinini; sirtakilerle, zeybeklerle kutlamışlar günlerce. Savaşta bile ayrılmayan Türk ve Rumlar, 1923-1924'te mübadele ile ayrılmışlar. İnsanlar evlerini, topraklarını, komşularını bırakıp gitmek zorunda bırakılmışlar yurt kabul ettikleri Kayaköy'den. Onların gitmesiyle boşalan Kayaköy'e, Yunanistan'dan gelen Türk mübadiller yerleştirilmişse de çoğunluğu tarım yöntemlerinin farklılıklarından burayı terk edip Orta Anadolu'ya yerleşmişler. Sonunda birer birer boşalan Kayaköy evleri ıssız bir huzura kucak açmış, kaderlerine terk edilmiş.
90’lı yılların başında SİT alanı ilan edilmesi ve Türkiye’de gelişen turizm yapılanması neticesinde Kayaköy günümüzde hayalet sokaklar olarak turizme katkı sağlar hale gelmiş.
2004 yılında Kayaköy Louis de Bernieres’nin “Kanatsız Kuşlar “ kitabında zor bir aşk hikayesine fon oluşturur. Çok okunan bu kitap sayesinde dünya çapında bilinirliğini arttıran Kayaköy’ de ellerinde romanla gelip hikayenin platosunda dolaşarak kitabı zihinlerinde filmleştiren misafirlerini ağırlamaya başladı.
2015 yılında bir başka sanatsal aktivite Kayaköy’ün kaderine müdahale etmiş oldu: Ünlü aktör Russell Crowe'un yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği 'the water diviner' filminin Türkiye'deki sahnelerinin bir bölümü bu sessiz, kendi halindeki köy de çekildi. Sokaklarındaki sessizliğe rağmen Kayaköy dünya çapında tanınmış ve ünlenmiş oldu.
UNESCO tarafından ‘Dünya Dostluk ve Barış Köyü’ ilan edilen Kayaköy şimdilerde alternatif turizm arayan seyyahların ve şehir kaçkınlarının adresi olmuş. Buradaki sanat kampındaki aktivitelere katılan gezginler tatillerini renklendiriyor. Ritim dersi, at gezisi, üç saatlik trekking, batik ,mine, resim dersleri…Tarih, doğa ve deniz keyfi de cabası….
Enteresan hikayelere fon oluşturmuş Kayaköy tüm tarihi boyunca, dostluklar, ayrılıklar, farklılıklar damla damla bünyesinde yer tutmuş sokaklarının. Ama günümüzde ruhunu havalandırmak, yeni başlangıçlara yelken açmak isteyen şehir kaçkınlarının da buluşma , kaynaşma noktası olmuş bu sessiz köy.
Sizin de bir gün yolunuz Fethiye taraflarına düşerse , bunca yıldır tüm sakinlerinin ve ziyaretçilerinin sırlarını sessizce taşıyan Kayaköy sizi de bekler sükunetindeki huzurunu paylaşmaya… Buyurun ortak olun …
Nerede kalınır?
Kayaköy Sanat Kampı: Ev, çadır, oda olarak konaklama seçenekleri var. www.sanatkampi.com
Misafir Evi: Organik tarım yapılıyor. Zeytin, peynir, yoğurt ve ekmekler bile kendi üretimleri. . www.kayamisafirevi.com
Ne yapılır?
Köyde uzun uzun yürüyüş yapın ve terk edilmiş evleri birer birer keşfedin.
Kayaköy Sanat Kampı’nda resim, ritim atölyesi, batik, fotoğraf, mine, ahşap oymacılık ve seramik dersleri var. Ayrıca uzun yürüyüşler de yapıyorlar.
Yeni yerleşim bölgesinin ortasındaki köy kahvesi muhteşem. Köylüler çok sıcak ve cana yakın.
Gemiler Koyu, Kayaköy’ün denizi. Beş kilometre mesafede. Yürüyüşle ulaşmak en güzeli.
Fethiye ve Ölüdeniz’e çok yakınsınız. Yamaç paraşütü yapıp antik kentleri gezebilirsiniz.
Ne Yenir?
Mezeleri ve kuzinede ve saatlerce pişen eşlerinin lezzzetiyle ünlü Sarnıç bölgenin en iyi restoranı . Sahipleri Faruk ve eşi canla başla çalışıyorlar. Zaman zaman onlar da atölyeler düzenliyor. Balkan Müzikleri Atölyesi bunlardan biri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder